eğer teşhis konduğu hastalığı en ölümcül cilt kanseri çeşidi olan melanom ise, kemoterapi süresince doktorlar tehlikeli bir durum olmadığını ve her şeyin yolunda gittiğini söylediyse, arkadaşınız bu süreçte ruhsal fiziksel iyi durumdaysa ve tüm bunlara rağmen bir gün onun ölüm haberiyle gözünüzü cenazesinde açtıysanız üstesinden gelinmeyecek türde bir acı yaşatır.
ayşe sekiz ay kadar önceydi hastahane sonrası yol üstü diye geçerken uğramış. sıradan bir şey gibi konu arasına sıkıştırdı, birkaç beninde kanama ve kaşıntı olduğunu. bunun tehlikeli olabileceğini duymuş ordan burdan. parça almışlar, tahlil yapacaklarmış. basit geliyor anlatırken, pek fazla önemsemiyor... aradan birkaç hafta geçiyor bu kez telefonda cilt kanseri teşhisi konduğunu, yayıldığı yerlerin ameliyatla alınacağını anlatıyor. bu süre içinde devlet hastahanesinin birkaç ay sonraya attığı ameliyat tarihini öne almak için doktor kulisi yapılıyor, ameliyat gerçekleşiyor, bir süre hastahanede gözetim altında tutuluyor, eve yollanıyor ve kemoterapi başlatılıyor. doktor ömür boyu güneşe çıkma yasağı mı koymuş? bütün bedeninde olan ağrılar onu günlük işlerinde alı mı koyuyormuş? umrunda değil. yalnızca kemoterapi yüzünden saçlarının dökülmediğine seviniyor. aradan aylar geçiyor tedavisi sürüyor ama moral hep yüksek çünkü tehlikeli bir durum olmadığını söyleyip duruyor doktorlar...
yirmi bir gün önce ağrıları birden artıyor, dayanılmaz hale geliyor. tedavisinde çok gerekli olan bir ilaç yurt dışından bir türlü gelmek bilmiyor. hastahaneye yeniden yatırılıyor. cumartesi gecesi annesinin kucağından anlattıklarını dinliyor, konuşmaya hali yok. ya sadece başını sallıyor arada ya da belli belirsiz mırıldanıyor bir şeyler. derken sesi kesiliyor, yenik düşüyor cilt kanserine...
çok gençtin henüz, hem de başına ne gelirse gelsin hayat doluydun hep. birbirine benzeyen binlerce insanın içinde tanıdığım herkesten farklıydın. alımlıydın, akıllıydın ki ben bunları sana yakındım diye söylemiyorum. senin tanıyan birçok kişi böyle düşünürdü çünkü. kocaman bir gülüşün vardı, herkesi kendini dinletebilme kabiliyetin birde. kötü huylarında vardı elbet, iyi kötü aklından geçenleri düşünmeden vururdun insanların yüzüne, kalp kırmayı önemsemezdin hiç. ama ben seni sadece iyi yönlerinle hatırlayacağım ilelebet. asla seni hatırladığımda mutlu falan da olmayacağım, çünkü sen yaşamıyorsun artık ve lise hatıralarının hiçbir anlamı yok sen olmadan. üstüne atılan her kürek toprağı ağlayarak izlerken, sana küsmenin bile bir önemi kalmadı artık. sen birkaç metre toprağın altında yatarken, ben sesini duyamayacağım, yüzünü göremeyeceğim bir defa daha.
ölmek sana hiç yakışmadı... senden beklenmeyen şeyleri yapmayı severdin ama bunu yapmasaydın keşke ölmeseydin... mekanın cennet olsun ayşe, huzurla uyu...