Malazgirt Savaşından sonra Anadoluda kurulan ilk Türk-islâm devletlerinin en güçlülerinden ve en uzun ömürlülerinden biri (1077-1308). Anadolunun Türkleşmesinde ve Haçlılarla yapılan savaşlarda en önemli rolü oynadı. Anadolu Selçuklu Devletinin kurucusu Kutalmışoğlu Süleyman Şahtır. Süleyman Şah, Marmara Denizine kadar Anadoluyu ele geçirdi, izniki kendine başkent yaptı. Yerine oğlu I. Kılıç Arslan (1092-1106) geçti. I. Kılıç Arslan ve I. Mesut (1116-1156) Haçlılar ile mücadele ettiler. II. Kılıç Arslan (1156-1192), Bizanslılara karşı Miryokefalon Savaşını (1176) kazanarak Türk egemenliğini
sürekli hâle getirdi ve Bizansın Anadoluyu tekrar ele geçirme emellerine son verdi. Anadolu Selçuklu Devletinin 1204 yılına kadar olan devri, kuruluş devri olarak kabul edilir. 1204-1237 yılları genişleme ve büyüme devridir. 1204-1237
yılına kadar hüküm süren I.Gıyasettin Keyhüsrev, I.izzettin Keykavus ve I.Alaettin Keykubat dönemleri, Anadolu Selçuklu Devletinin en parlak zamanıdır. Bu dönemde Anadolu Selçuklu Devleti, Karadeniz ve Akdenize ulaştı, Karadenizin
kuzeyinde Kırımda önemli bir ticaret limanı olan Suğdak, Anadolu Selçuklularının eline geçti. Anadolu, bütün Asya ticaret yollarının birleştiği ve sona erdiği ülkelerden biri oldu. Çok sayıda kervansaray yapımı sonucu, ticaret hayatı güvenlik altına alındı. Türklerin Müslümanlığı kabul etmelerinden sonra, göçebe Türk boyları tarafından kurulan Türk-islâm devletlerinin hemen hepsi bir süre sonra, kuruldukları bölgenin yerleşik, kentli unsurlarının ekonomik ve kültürel etkisi altına girip kuruluşunda başlıca etken olan göçebe Türk boylarından uzaklaşarak, ekonomik ve kültürel bakımdan onlara ters düşmeye, yabancılaşmaya başlamaktaydılar. Anadolu Selçuklularında da bu durum kendini gösterdi. II. Gıyasettin Keyhüsrev zamanında göçebe Türk aşiretleri, Baba ishak adında bir Türkmen dervişinin önderliğinde Anadolu Selçuklu Devletine karşı ayaklandılar. isyan çok büyük zorluklarla bastırıldı ve bu olay, Anadolu Selçuklularının gücünü çok sarstı. Buna sultanın ve çevresindeki adamlarınbeceriksizlikleri ve ahlâksızlıkları de eklenince, 1243′te Moğollara karşı Kösedağ yenilgisi kaçınılmaz oldu. Bu yenilgiyle birlikte Anadolu, Moğol etkinliği altına girdi. Moğol yönetiminde de yerleşik halk ile göçebe halk arasında ikilik kendini gösterdi. Kentli unsurlar ve onların dinî temsilcisi durumunda olan Mevlevî tarikatı, Moğollara karşı uzlaşıcı bir tavır içine girerken, göçebe aşiretler Moğollara karşı amansız bir mücadeleye giriştiler. Bu
mücadelede Karamanoğulları ön plana geçti. Moğol yönetimi, Anadolu için her bakımdan yıkıcı ve karanlık bir dönem oldu. Anadolu Selçuklu Devleti, işte bu olaylar içinde ömrünü tamamladı, son Anadolu Selçuklu Sultanı II. Mesutun ölümü
ile tarihe karıştı.