Bir devletin, hükümdarın, şehrin, kurumun veya ailenin kendine ait alâmet ve işaretidir. insanlar, çok eski zamanlardan beri kendilerine has özel alâmet ve işaretler kullanmışlardır. Fakat bu işaretlerin arma haline gelmesi, Ortaçağda XII. yüzyılda olmuştur. Denildiğine göre Haçlılar bunu doğululardan öğrenmişler ve Avrupada yaymışlardır. Genel olarak kalkan ve miğfer üzerine konan arma, yüzleri örtülü olan şövalyelerin adamları tarafından tanınmasına yarardı. Barış zamanlarında ise mühürlerde kullanılırdı. Avrupa krallarının ve prenslerinin armaları çoğu zaman taç , manto, gerdanlık, taht gibi şekillerin birleşmesinden meydana gelirdi. ilk zamanlarda krallar ve soylular kullanırken, XIII. yüzyılda, herkes ta-rafından kullanılmıştır. Osmanlılar, II. Mahmut zamanında devlet için bir arma kabul etmişlerdir.
Bu armanın en üstünde güneş ışınları arasında bir tuğra , altında tuğranın yarısını kaplayan bir hilâl resmi, onun içinde «Osmanlı Devleti hükümdarı Tanrının buyruklarına dayanır» cümlesi Arapça olarak yazılıdır. Ayrıca bağımsızlık, adalet ve kanun belirtisi o-larak sancak, kılıç, teber, tabanca, top, süngü, terazi ve kitap vardır.