artık yurt'ta yazan ve 20 mart'ta yayınlanan "Darbenin gerçek kaynağı" başlıklı yazısıyla doğru tespitler yapan yazardır:
Darbenin gerçek güç kaynağı
Egemenlerin en güçlü darbe silahlarından biri medyadır. Ordunun, emniyetin, gizli istihbarat örgütlerinin gücü medyanın gücü yanında ne ki? Asıl korkutucu güç medyadır. Napoleonun, Üç gazete beni yüz sancaktan daha çok korkutur! sözünde bu anlam gizlidir.
Ordunun tankı, topu, tüfeği varmış! Silahın en âlâsı medyanın kendisidir. Etki gücü, etki alanı ile atom dahil, silahların hiçbiri onunla yarışamaz. Gücü, en etkili darbe silahı odur. Medya ile yapılmamış ve medya ile yapılanmamış bir darbe var mı? En tazesi ve en yakınımızdaki AKP Sivil Darbesidir. Ki yapılma ve yapılanma sürecinde AKPye silah olmuştur. Bu anlamıyla da silahlı bir darbedir!
3. Dünya ülkelerindeki ABD güdümlü sivil ve askeri darbeler saymakla bitmez. Bir o kadarı da hazırlık aşamasındadır. Bunu söylemek için kahin olmaya gerek yok; CIAnın belgelerine, emekli ABD ve CIA yetkililerinin anılarına bakmak yeter. Bu ülkelerdeki darbelerin hamur teknesi ve oklavası ABD ve CIAdır. Yerli malı olan sadece tuzu, biberidir. Ambalaj ve servisi medyanın görevidir. Darbenin hazırlık süreci ve yapılanmasında, o ülke medyasında, ABDde eğitim görmüş yazarların türemesi, ABD çıkarlarıyla çelişen yazarların ayıklanması rastlantı mıdır? Afrika, Asya, Latin Amerikaya falan bakmak zorsa, Türkiyeye bakın yeter. Medyada AKP cilacıbaşılığını kimler yapmış; sola saldıranlar kimler? Dün Libyaya, bugün Suriyeye karşı ABD savaş düdüğünü kimler üflüyor? Kimlik bilgilerini araştırın, en sivrilerin ABDde Ortadoğu siyaset ilişkileri üstüne eğitimli olduklarını görürsünüz.
RTE, Milletimizin iradesiyiz dese de, seçilecek hükümeti çoğunluğun belirlediği sadece bir palavra. Bırak, kontrolü altındaki ülkeleri, kontrolü dışındaki 3. Dünya ülkelerinde bile halkın iradesine saygının S si ABDnin lügatinde yer almaz. Kendi piyonu medyayı besler de besler. En taze örneği Venezuela. Her girdiği seçimde halkın ezici çoğunluğunca seçilmiş Chavez, ABDye ve piyonu liberal zibidilere göre diktatör sayılmış, hem de açık ara kazandığı her seçimin hemen ertesinde ABD destekli sivil, asker darbe girişimlerinin hedefi olmuştur. ABD çıkarlarıyla çelişip de askeri ya da sivil darbeye hedef olmamış 3. Dünya ülkesi yoktur. Bunun en çıplak göstergelerinden biri de Türkiyedir. Ülkemizdeki son ABD darbesi, seçimle yapılan AKP Sivil Darbesidir. Darbenin hesapları AKPnin kurulma öncesine dayalıdır. Ordu, bürokrasi ve siyasette ABD güdümlü cemaat güçlendirilmiş, medyaya cemaatten ve sol döküntüsü liberallerden kadro devşirilmiştir. Bu kadrolar, Ortadoğu siyaseti konusunda ABD de eğitim görmüş türeme tiplerle süslenmiştir. Sivil darbeye uygun hale getirilmiş ortamda AKP kurulmuş ve birkaç ay sonra da iktidar olmuştur. Seçim sonuçlarını ABD Sefirinin AKP Genel Merkezinde RTE ile birlikte izlemesi, seçimin aynasıdır.
Darbe yaptık mı diyecekti? Hükümetin demokratik yoldan değiştiği söylemi de, Seçim sonucunu dindar halkın oyu belirledi yorumu gibi palavradır. Dindarlıksa, Erbakanın dindarlığı hem yereldi hem içten! Sivil darbe manipülasyonunda medya çok etkin rol oynamıştır. Sanat çevrelerinin ünlülerinden, profesörlere dek soldan devşirme liberallerin TV ekranlarında, gazetelerde birden bire mantar gibi türediği o günleri bir düşünün! Solun bütün değerleri (en fazla da, askeri darbelerin zulmüne karşı mücadele mirası) liberal deformasyonla AKP sivil darbesine ortam için kullanıldı. Bu sivil darbenin namlusu medyadır. Bugün hükümet eden ve hedefi tek şeflik olan sivil darbe, polis ve askeriyle sadece emekçiye, öğrenciye, memura değil, yandaş medyasıyla da tüm topluma karşı orantısız güç kullanmaktadır. Askeri darbelerde olduğu gibi, yargıdan eğitime en hayati toplumsal kurumlar dinci, gerici ve ABDci tek şefliğin denetimindedir. Büyük medyada demokrasicilik tek kale maç halinde oynanmaktadır. Sistemin, kendiyle uyumsuzluk gösterenleri ayıklaması, ilk dönem destekçilerine dek dayanmıştır. Düşünün ki, AKPnin seçim ve yapılanma sürecinde medyada kullandığı suni tatlandırıcılarına dahi tahammülü yok! Eh, iktidarın medyası, yapısının da aynası!