1995 de bir Alman arkadaşımla
Amerika'ya gitmiştim. işimiz bittiğinde
nereye gidelim diye düşünürken " Christi
Korpus " a gidin, orada müze yapılan uçak
gemisi var dediler. Bu yakınlarda başka
görülmeye değer bir şey yok diye de ilave
ettiler. Gittik gördük, devasa bir eser.
ikinci dünya savaşında hizmet verdikten
sonra 50 'li yıllarda müzeye çevrilmiş. Bu
gemiyi yaparken neleri düşünmemişler ki.
Çok etkilendim. Kendi ülkemi, bizim
yöneticilerimizi düşündüm. Aradan bir kaç
yıl geçti, internette dolaşırken, yanlış
hatırlamıyorsam 1952 yılına ait "
Cumhuriyet " gazetesinin 1.sayfasındaki
bir haber gözüme ilişti. " Bakanlar kurulu
kararıyla 100 bin çift at nalı ÇiViSi ithal
etmeye " karar verilmişti. Şoke oldum,
1995 yılında gördüğüm devasa uçak
gemisi gözlerimin önüne geldi, onlar uçak
gemisini yapmış, kullanmış, müzeye
çevirmiş biz hala at nalı çivisi ithal etmenin
peşindeydik. Bu düzen hep böyle devam
etti, arada bir " ben düzelteceğim bahtı
kara kaderini bu Milletin " diyenler çıktı
ama beceremediler. Nal çisi ithal eden
zihniyet hep galip geldi. Şimdi on yıldır
dümenin başında olan biri var, olmaz gibi
görünenlerin yüzlercesini olur hale getirdi,
Luxemburg başbakanından bir milyon
dolar dilendiğimiz günler tarihe karıştı ama
" nal çivisi ithalatçıları " bütün güçleriyle iş
başında ve ellerinden gelse " tarih ve talih
" değiştiren adamı ve ekibini bir kaşık suda
boğacaklar. Acı olan Milletimizin yarısına
yakın olan kısmı da anlaşılmaz bir körlük
ve sağırlıkla " nal çivicileriyle " beraber
hareket ediyor olması. Evet " Uçak gemisi
" ve " At nalı Çivisi " . Okuyanlar düşünsün
diye yazdım.