Jack Reacher, ingiliz Yazar Jim Grant'ın "Lee Child" mahlasıyla yarattığı ve üzerine 17 roman yazdığı bir karakter. Türkiye'de çok tanınmamasına rağmen yurtdışında "bestseller" olan ve hatırı sayılır bir hayran kitlesi bulunan serinin "One Shot" isimli romanından uyarlanan yapım Jack Reacher'in Tom Cruise tarafından canlandırılacağının belli olmasından sonra da tartışmalara neden oldu. Çünkü romandaki Jack Reacher'in boyu Tom Cruise'dan yaklaşık 30 cm kadar daha uzun.
Jack Reacher, başta Afganistan ve Irak olmak üzere uzun yıllar ABD ordusunda hizmet vermiş, ordu içindeki suçları araştırmada uzmanlaşmıştır. Emekli olduktan sonra ABD'ye giriş yapmış ve o günden sonra da izini kaybettirmiştir.(Siz onu bulamazsınız, o sizi bulur)
Film, bir suikastçinin rastgele ateşi sonucu beş kişinin öldürülmesiyle açılıyor. Zanlı olarak gözaltına alınan eski bir keskin nişancı polise jack Reacher'in adını veriyor. Kahramanımızın da olaya dahil olmasıyla birlikte görünenin arkasındaki gizli gerçekler de bir bir ortaya çıkmaya başlıyor.
Bir ailesi, herhangi bir bağı, yeriyurdu olmayan bir karakter olarak Jack Reacher için ilk elden antikahraman tanımını kullanmak kolaymış gibi görünüyor. Çünkü bu uyumsuz eski asker geleneksel düzenin dışında yaşıyor, kanunlara uyma konusunda fazla istekli görünmüyor. Yalnız, tıpkı Jack hikayeye dahil olduktan sonra görününenin ardındakilerin ortaya çıkışı gibi; karakteri biraz kurcalayınca başka şeyler bulmak mümkün.Jack ve avukat Helen filmin başındaki katliamı kurcaladıkça; polis ve yargının da işin içine dahil olduğu uluslararası bir şebekenin varlığını öğreniyoruz. Film, kapitalist rekabetin yasal sınırlar dışına çıktığına dair bir hikaye kurarken, bunun sistem içi ayaklarına da göndermeler yapmayı ihmal etmiyor.
Avukat kızımız Helen'in meseleyi hukuk çerçevesi içinde çözme çabalarına karşı Jack Reacher'in kendi adaetini sağlama çabası ise onun anti-kahramanlığını tartışmaya açıyor.
Film için ordu-yargı-polis bağlantılarıyla örülü bir Amerikan Susurluk'u diyebiliriz. Jack de temiz olmasına rağmen bu denklemin çok da dışında görünmüyor.
Bir noktaya kadar gizemini başarıyla koruyan polisiye kurgunun filme ilgiyi arttırdığını, düğümün çözüldüğü andan itibaren de aksiyonun türün sevenlerini mutlu edeceği aşikar. Tom Cruise, "Görevimiz Tehlike" serisiyle daha da perçinlediği aksiyon sanatını burada da konuşturuyor. Richard Jenkins ve Robert Duvall gibi iki usta oyuncunun varlığı filmin artıları. Rosamund Pike'in soğuk varlığı kendisini çekici kılsa da filmde çok işe yaramıyor gibi. Ve tabii ki kötü adam olarak usta yönetmen Werner Herzog'u görmek hiç fena değil.
Özetle, Jack Reacher polisiye-aksiyon olarak izlenilebilir olsa da, bir karakter olarak kalıcı olması için bu filmin daha üzerinde işler gerekecek.