Devletimiz 30 yıla yakındır PKK terörü ile boğuşuyor. 12 Bin civarında güvenlik görevlisi -sivil şehidimiz var. 30 binin üzerinde ise terörist öldürülmüş. 300 milyar doların üzerinde para harcanmış, ekonomik kaybı da ilave edersek BiR Trilyon doları aşan maddi kayıp var. Bu parayla çok şeyler yapılırdı muhakkak da en önemlisi insan kaybı. Binlerce aile ocağına ateş düşmüş, on binlerce anne-baba ağlamış, ağlıyor. Görünüşte herkes terör bitsin, hayatımız normale dönsün diyor ama nasıl olacağı hususunda kimsenin elinde sihirli değnek yok.
Ancak, son zamanlarda herkesin görüp takip ettiği şekliyle kan akıtmadan, anaları ağlatmadan, yakıp yıkmadan, kendi topraklarımızı bombalamadan konuşma yoluyla kangren olmuş meselenin halledilmesi, çözüm yoluna girmesi ihtimali belirince, devletimiz bu yolu denemeye karar vermiş, deniyor.
Terör biterse aç ve açıkta kalacağını zanneden kişi, gurup, parti, gazeteci, televizyoncu, yerli yabancı her kim varsa " rahat ve huzur " Başbakan Tayyip Erdoğan liderliğinde AK Parti vasıtasıyla gelecekse " gelmesin " dercesine tezvirata, hakarete, yalan ve iftiranın her türlüsüne başvuruyorlar. Çocuk katili ile görüşme olur muymuş, ne karşılığı silah bırakacaklar, teröre boyun eğildi gibi hiç bir kıymeti harbiyesi olmayan çocukça suçlamalar ile kan dökmenin kesintisiz sürmesini arzu etmekteler. Hele şehit cenazelerini parti mitingleri haline getiren bir parti var ki tam çıldırmanın eşiğinde. Neredeyse iç savaş çığırtkanlığı yapma noktasına gelmişler.
Devletimiz silah bırakmıyor, cumhuriyet tarihinde her alanda en güçlü olduğumuz dönemde " kan dökmeden " terör belasından kurtulmayı deniyor. Olmazsa gücünü göstermesinin önünde bir engel yok. ama en azından bir barış imkanı vardı denemediniz diyecek kimse kalmaz. Sırf bunun için bile bu yol denenmelidir. Bir tek Mehmetciğin kanı ve canı inanın bu denemeyi yapmakla kaybedeceğimizi iddia ettikleri -hiç bir şey kaybedecek değiliz - şeylerden çok daha fazla kıymetlidir.