Bazı yönetmenlerin yolu ısrarla şiddetin anatomisinden geçer. Uzak geçmişten Sam Peckinpah, yakın geçmişte Martin Scorsese, şimdiki zamandan da Andrew Dominik, sinematografik maceralarını benzer güzergahlarda biçimlendiren isimler. Peckinpah bir estetisyendi, Scorsese öfkeli bir durum tespitçisi, Dominik ise sosyopolitik yaklaşımcı.
Malum bazı romanlar hem dönemlerinin en iyi ifadeleri hem de sinemacılar için adeta hazır senaryo niteliğindedir. Avukatlığın yanı sıra Boston Globe, Wall Street Journal gibi gazetelerde de çalışan George V. Higgins'in 1970'te yazdığı "The Friends of Eddie Coyle" (ki bazı eleştirmenlerce Hemingway'in "The Killers" adlı kısa öyküsünden sonra türünün in iyi etkileyici örneği kabul ediliyor) 1973'te Peter Yates tarafından sinemaya uyarlanmıştı. Yönetmen Andre Dominic, tesadüf eseri Yates'in filmini TV'de izledikten sonra "Öyküyü kim yazmış" diye merak edince yolu Higgins'in 1974'te yayımlanan "Cogan's Trade" ine kadar uzanmış ve roman, "Kibarca Öldürmek" adıyla huzurlamızda...
Andrew Dominic, 1974'te yazılan bu romanı alarak kendisi senaryolaştırmış ve 38 yıl geriden gelen bu hikayeyi şimdiki zaman seyircisine sunarken de olayları Barack Obama'nın ilk seçim kampanyası dönemine, 2008'e taşımış.
iki çaylak, Frankie ve Russell kendilerine zahmetsiz yoldan temiz para kaldırmak teklifiyle gelen orta yaşlı eski bir suçlunun önerisine uyup küçük çağlı bir kumarhaneyi basar. Soygun gerçekten de temiz geçer. Bastıkları yer Markie'nindir ve söz konusu kişi, daha önce benzer şekilde kendi kumarhanesini kendi soymuş ve uzun bir zaman sonra, bir gece yakın çevresine her şeyi itiraf etmiştir. Dolayısıyla son soygun sonrası gözler tekrar Markie'ye çevrilecektir. Nitekim öyle de olur ama peşi sıra, sistemin ayakları devreye girer ve kiralık katil olarak tuttukları Jackie Cogan'dan, iki çaylağı bulup yok etmelerini isterler...
Filmin ana karakteri Cogan portresinin özellikleriyle diğer suç filmlerinden keskin bir şekilde ayrılıyor. Çünkü Cogan, profesyonelliğine zaman zaman duygusallık katan biri. Mesela adam öldürme konusunda yaklaşımları farklı. Eylemini, yüz yüze, yakın mesafeden gerçekleştirmek istemiyor; çünkü kurbanlarının aman dilemesinden, ölmeden önce ağlamaya başlamasından, sızlanmalarından nefret ediyor. O yüzden işini ya uzaktan görüyor ya da aldığı paranın daha azına bir başkasına gördürüyor. Nitekim Amerika ekonomik açıdan en zor dönemeçlerinden birini döndüğü bir zaman diliminde, biliyor ki her şeyin fiyatı gibi kiralık katillerin fiyatı da aşağı çekilmiş durumda. Bu tablo içinde o da çaylakların temizlenme işini, New York'tan meslektaşı Miclkey'ye ihale ediyor. Ne var ki Mickey, artık eylemden çok zevk-ü sefaya daha çok önem veren biri olup çıkmıştır. Bu durumda da iş başa düşüyor ve Cogan, nefret ettiği şeyi bizatihi kendisi yapmak için yola koyuluyor. Yönetmen Andrew Dominic filminde ekonomik anlamda çöküşün ahlaki anlamda çoktan çökmüş bir grup insana yansımasını anlatırken özelden genele yayılıyor ve ortaya kayde değer bir, "işte Amerika budur" hikayesi atıyor.
Film aksiyon anlamında kanlı ve gerçekçi savaş sahneleriyle dikkat çekerken, Cogan'ın işverenlerin avukatıyla görüştüğü anlarda, felsefeye yükleniyor. Çoğu bir arabanın ön koltuğundali diyaloglarla bezeli bu sahneler, akıcı, sürükleyici ve kulak kabartanlar için alabildiğine derin analizlerle dolu. "Kara Film"lerin kendine özgü havasını üzerine geçirmeyi beceren "Kibarca Öldürmek"te yönetmen, inandırıcı karakterlerin yanında ses bandına döşediği muhteşem şarkılarla da gönül sazımızı özel olarak titretiyor.
Andrew Dominic'in bir önceki adımı "Korkak Robert Ford'un Jesse James Suikast"ında da oynayan Brad Pitt, Jackie Cogan'da gayet iyi. Filmin en iyisi yasadışı egemenlerin avukatı rolündeki Richard Jenkins. Tecrübeli oyuncu, "şimdiki zamanlar" mafyasının temsilcisi karakterine özel dokunuşlar katıyor.Başka etkileyici performans da Mickey rolündeki James Gandolfini'den geliyor. Artı, başta "Goodfellas" esintileri sunan Ray Liotta olmak üzere ekipteki herkes son derece başarılı.