18.
-
part ii-
geçen hafta kahvaltı sözümüz vardı, yine bir pazar sabahıydı, tek fark o zaman açık havada güzel bir kahvaltı yapabilme umuduyla
yola çıkmıştık. ne oldu da buluşamadık, şimdi ki gelmen sanırım bir özür gibi. ancak korkutur benin hep: bir özür gibi yapılan
ziyaretler, aşar amacını, özür den ziyade artık bir sonra ki aşamalar geçilerek hızlı adımlar ile ilerlenir duygular.
kahvaltı ya dönelim : sen, ben, tanımlanamayan duygular, tanımlanamayan aşk,biraz reçel, gül reçeli olsun, biraz yumurta, bel ki
sucuk, bal, tereyağ, az biraz da soğuk ve kar mı, yağmur mu ? belli olmayan bir hava durumu.
tek bilinen senin üzerinde ince bir bluz, hafif bir dekolte ve abartısız bir makyaj. tarif ettiğim gibi giyinmiş ve gelmişsin.
bu sabah sanırsam birimizin en çok istediği ve diğerimizin bundan sonra hep isteyeceği bir duygula doğru ilerleyeceğiz kahvaltıdan
sonra...
devam eder bu...