geçen yıl fiskobirlik'e fındığını verenler, ürünün karşılığı olan paranın üçte birisini ancak alabilmişken bu senenin alım fiyatı açıklansa ne olur, açıklanmasa ne olur. fiskobirlik'ten umudunu kesenler ve paraya ihtiyacı olanlar ise, akbaba gibi bekleyen tüccarlara neredeyse maliyetine verdiler. bu sene de aynı filmi seyredeceğiz.
açıklanan fiyatlar; giresun tipi ve belli randımandaki fındık içindir. ordu, trabzon, değirmendere fındığı için fiyatın daha düşük olacağını, belli randımanın (yanılmıyorsam 50) altındaki fındık için daha da düşeceğini hesap etmek gerekiyor.
kademeli fiyatlandırma da, yerli halk ve tüccarlar dışında işe yaramayacaktır. şöyleki, karadeniz en çok göç veren bölgelerdendir. insanlar, okullar açılana kadar (eylül ortaları) fındığını toplayıp, kurutup, satmak zorundadırlar.
önüne geleni, "hayatında iki koyun gütmemekle" eleştirenleri, ben de tarımdan geçinenlerin çektiği zahmetleri bilmemekle eleştiririm. fındığın yetiştiği dallardan direkt pazara düştüğünü sananlar bilmelidirler ki, fındık, her gün yaklaşık on saat, yağmurun altında, zamanla yarışılarak, 45-50 derecelik eğimli arazilerde, eller patlayana kadar, yeri geldiğinde sırtında asgari 20 kg'lık çuvalla 1 km'lik yol tepilerek, toplanır.
fındıktan kim rant elde ediyor bilmiyorum, ama bu kesinlikle üretici değildir.
