Ülkücü Hareketin mücadele dolu geçmişinde ayakta kalmasına vesile olan en önemli özelliği, Ülkücülüğün temel esaslarından olan Lider-Teşkilat-Doktrin üçlemesine olan sarsılmaz bağlılığıdır. Ülkücülük, yapısı gereği yoğun mücadele gerektiren bir harekettir. Bu mücadelelerin üstesinden gelebilmek ancak çelik gibi bir irade ile mümkündür. Eğer bireylerin iradesi, camianın bütününde tezahür edebilir ise, hareketin amacına ulaşması mümkün olur. Bir bütün olarak mücadele edecek Ülkücü Hareketin çelikten iradesini inşa eden yegâne şey ise Lider-Teşkilat-Doktrin üçlemesidir.
Sağlıklı bir bütünü oluşturan üç önemli unsur vardır. Bunların ilki, bütünün en büyük parçası olan teşkilattır. Teşkilat bütünün, yani camianın, temelini oluşturur. Bütünün ikinci unsuru liderdir. Lider, teşkilatın yönünü tayin etmekle mükelleftir. Sonuncu unsur ise bütünün amacını ve yöntemini belirleyen doktrindir. Bu üç unsur bir araya gelerek Ülkücü Hareketin camiasını oluşturmuştur. Lider, teşkilat ve doktrin arasındaki kusursuz bir uyum olması her açıdan elzemdir. Bu sebeple her Ülkücü, Lider-Teşkilat-Doktrin üçlemesini iyi şekilde bilmeli, davranışlarını bu bilginin ışığında yeniden düzenlemelidir.
Lider-Teşkilat-Doktrin üçlemesi Türk tarihi boyunca çeşitli aşamalardan geçerek günümüzdeki şeklini almıştır. Hüseyin Nihal Atsızın Bozkurtların Ölümü ve Bozkurtlar Diriliyor adlı eserlerinde tasvir ettiği Göktürk Devleti, Lider-Teşkilat-Doktrin kavramının ışığında meydana gelmiştir. Lider Türk Kağanını, teşkilat budunu, doktrin ise Türk töresini temsil etmektedir. islamiyetin benimsenmesinin ardından da bu sistem korunmuştur. Bugün bizim kabul ettiğimiz Lider-Teşkilat-Doktrin üçlemesi, tarih boyunca Türk milleti tarafından uygulanan Türk devlet felsefesinden başka bir şey değildir. Yüzyılların denetiminden geçen bu felsefe, doğru tatbik edildiği takdirde Türk devletlerini büyük başarılara ulaştırdığı gibi Ülkücü Hareketi de başarıya ulaştıracaktır.
Doktrin Doktrinin sözlük anlamı; bilimde, felsefede bir görüşü bir sistem içinde belli bir anlayışa, düşünceye dayalı olarak oluşturan ilkeler bütünüdür. Ülkücü Hareketin doktrini de milliyetçilik ekseninde oluşmuş, Türk milletinin tarihinden ve geleneklerinden beslenmiştir. Lider-Teşkilat-Doktrin üçlemesini sağlıklı şekilde idrak edebilmek için doktrin kavramının anlamını ve bizdeki yerini iyi bilmek gerekir. Günümüzde kullandığımız doktrin kavramı, Türk tarihinde önemli bir yer teşkil eden töre kavramıyla oldukça benzeşmektedir. Töre, islamiyetin kabulünden önceki Türk devletlerinde en üst kademedeki yasa olarak kabul edilirdi. Töreyi oluşturan kaynakların başında gelenekler ve devlet yöneticilerinin günün koşullarına uygun olarak getirdiği kurallar bulunurdu. Törenin ihlal edilmesi, Türk Hakanı da dahil olmak üzere tüm millete yasak kılınmıştı. Milletin bekâsı için töre büyük bir titizlikle muhafaza edilir, töreyi çiğneyen hakan, yani lider bile olsa gerekli cezalar uygulanırdı. Ancak buradan törenin asla değiştirilemeyecek dogmalar olduğunu çıkarmak büyük bir hata olur. Zira hakan ve onun kurmayları, gerekli olduğu takdirde töre üzerinde günün şartlarına uygun değişiklikler yapma hakkına sahipti. Bu açıdan da töre, güçlü ve işlevsel bir kavramdı.
Bizim doktrin anlayışımız, tarihimizdeki töre kavramında olduğu gibi, milletimizin ülküsünü ortaya koyacak, bu ülküye giden yolu belirleyecek ve bu yolda karşılaşılabilecek engellerle nasıl baş edileceğini belirtecek bir kurallar sistemidir. Doktrin, teşkilatın ve liderin bile üzerindedir. Çünkü en kutlu hedefi, yani ülküyü ortaya koyar. Ülkücü Hareketin doktrinini Başbuğumuz Alparslan Türkeş Dokuz Işık olarak isimlendirdiği dokuz ana konuda toplamıştır. Dokuz Işıkın her bir kolu, Türk milletinin yüce ülküye giden yolda takip edeceği sosyal, kültürel ve ekonomik yolları anlatır. Türk milletinin kurtuluşunu, başkaları gibi yabancı kaynaklı fikir sistemlerinden almak yerine, tamamen Türklük bilinciyle hazırlanmış olan Dokuz Işık ı öğrenip takip etmemiz gerekir. Dokuz Işığın dokuz maddesi şunlardır:
Milliyetçilik
Ülkücülük
Ahlakçılık
Toplumculuk
ilimcilik
Hürriyet ve Şahsiyetçilik
Köycülük
Gelişmecilik ve Halkçılık
Endüstri ve Teknikçilik
Her Türk milliyetçisi, milli doktrini olan Dokuz Işıkı iyi şekilde öğrenmeli ve bu öğretileri hayatında uygulamalıdır.
Lider Lider, insanların inanarak ve güvenerek takip ettikleri kişidir. Liderlik, doğuştan gelen bir özelliktir. Türk milleti de tarihi boyunca pek çok büyük lider çıkarmıştır. Hayatı boyunca Türk milleti tarafından derin bir sevgi ve saygıyla anılan, hatta tüm Türk dünyasının lideri olarak kabul edilen Başbuğ Alparslan Türkeş de bu liderlerden biridir. Türk milletinde çok sayıda lider olduğu gibi, liderlik kavramı da son derece gelişmiştir. Mete Handan başlayarak günümüze kadar gelen Türk liderlik geleneği, yüzyılların deneyimiyle zenginleşmiştir. Türk milletini tarihi boyunca ileri taşıyan Türk liderlerinin belli başlı özellikleri şunlardır;
Türk lideri yüksek bir ahlâkın temsilcisidir. Onun kusursuz ahlâkı tüm millete örnek teşkil eder.
Türk lideri inançlarına sıkı sıkıya bağlıdır. Milletini ileri taşımak gayesiyle takip ettiği doktrinden hiçbir şekilde taviz vermez.
Türk lideri milletinin faydasına olmayan kararlar almaz. Her adımında milletinin çıkarını düşünür.
Türk lideri kişisel çıkarlarının peşinden koşmaz. Öncelikle milletinin zenginliğini tesis eder. Duygularını ve arzularını milletinin çıkarlarının önüne koymaz.
Türk lideri ahlâki açıdan olduğu gibi sosyal alanlarda da milletine örnek olacak davranışlar sergiler.
Türk liderinin sezgisi güçlü, kararları yerinde, fikirleri sağlamdır. Milleti adına verilebilecek en doğru kararları verecek kadar güçlü bir donanıma sahiptir.
Türk lideri adildir. Milletini ayırmaz, adaletten şaşmaz. Kanunlar önünde herkesin eşit olmasını temin eder.
Türk lideri cesurdur. Milleti için gerekirse kendini feda eder ve hatta milletinin savaşmasını emreder.
Türk lideri Türk milletinin en bilge bireyi olmalıdır. Milleti yönetecek donanıma ve kişiliğe sahip olan kişi, Türk milletinin lideri olacaktır. Teşkilat Teşkilat, bütünü oluşturan unsurların en büyüğüdür. Türk milleti, teşkilatçılık özelliği ile bin yıllara meydan okumuş, hayatta kalması imkansız coğrafyalarda yüzyıllarca yaşamıştır. Türk milletinin tarihindeki üstün başarıları, teşkilatçılık düzenine olan bağlılığı ve bu husustaki yeteneğine dayanmaktadır. Ülkücü Hareketin ülküye ulaşması için teşkilatçılık kavramını idrak etmesi, teşkilatına sıkı sıkıya bağlanması gerekmektedir.
Teşkilat kavramını anlamak için bireysel düşünmeyi bırakmak gerekir. Dünyamızda insan yalnız değildir. Toplumun içinde doğar, yaşar ve ölür. insanın doğada tek başına mücadele vermesi mümkün değildir. Diğer bireyler ile bir arada yaşamayan insan ya doğanın zorlu şartlarına dayanamayarak yok olur, yahut da diğer insanlar tarafından ortadan kaldırılır. Bireyin bu kadar aciz olduğu bu koşullarda insanlar bir araya gelerek teşkilatları oluştururlar. Teşkilatın mensupları, tek olma fikrinden vazgeçmiş, bütün olmayı seçmişlerdir. Bütünün her parçası kendine özeldir ve son derece değerlidir. Ancak kendi benliğinden vazgeçerek mensubiyet şuuruna erişen ve bütünün parçası olan bu bireyler, zenginliklerini bütün e yani teşkilata katarak daha da değerli bir mertebeye ulaşmışlardır. Benliğinden vazgeçerek teşkilatın mensubu olmak, teşkilat için yaşamak, her insanın erişemeyeceği bir mutluluktur.
Türk milliyetçileri de teşkilat olmanın gurur ve mutluluğunu Ülkü Ocaklarının çatısı altında bulmuşlardır. Bu değerli bireyler, Ülkücü Hareketin bir mensubu olarak bir ülkü uğruna bir arada yaşamayı seçmişlerdir. Türk ülküsünü, Türk milletini, kısacası Türklüğü ileriye taşıyacak olan, işte bu teşkilatçılık anlayışı ve inanışıdır. Liderinin izinde, doktrininin ışığında, son neferinin son nefesine kadar mücadele edecek bir teşkilat, elbet bir gün hedefine ulaşacaktır. Liderine ve doktrinine itaat eden teşkilat, elbet bir gün zaferin mutluluğunu tadacaktır. O günü göremeyecek olan ülkücüler ise, mensubiyet şuurunun verdiği haz ile zenginleşeceklerdir. Mensubiyet şuuruna ulaşmak, benlikten sıyrılıp bütün olmanın keyfine varmak için ülkücüler Ülkü Ocaklarının çatısı altında teşkilatlanmalı, kutlu hedefe doğru bir arada yürümelidirler.
LiDER, TEŞKiLAT, DOKTRiN
Gayemiz iyi bir Türk olmaktır. iyi bir Türk olmak, Türkün törelerini, dilini, dinini, ülküsünü iyi bilmek, iyi yaşamakla olur. Türkün gücü imanıdır. imanının özü ise kendi öz kültürüdür. Türk kültüründe, milletin aynı kültür doğrultusunda yaşamasının sağlanması için, üç unsura kayıtsız şartsız bağlanılması gerekmektedir. Lider, Teşkilat, Doktrin. Bu üç unsuru iyi bilmek, anlamak, yaşamak zorundayız. Bu üç unsur milletin birlik, dirlik ve güçlülüğünü sağlayan temel prensiplerdir. Türk kültüründe güçlü devlet kurabilme, Turanı gerçekleştirebilmek ve Kutlu Düzeni sağlamak için gerekli olan bu üç unsuru tek tek tetkik etmek gerekiyor.
LiDER Liderlik, okullarda okuyarak, ihtisas yapılarak elde edilebilecek bir mefhum değildir. insanları birbirinden ayıran bir özellik şahsî karakteridir. Bazı insanlar inançlarına tam anlamıyla bağlıdır. Yaşayış tarzını tamamen inançlarına göre düzenler. Duygularını ve düşüncelerini bu inanç istikametinde yönlendirir. Bu kişilerde bu inançlarına bağlılık karakteristik bir özelliktir. işte Cenab-ı Allah bazı şahsiyetli insanlara, kendi kültür öğelerini iyi yaşama vasfını nasip etmiştir. Türk lideri de, Türk kültürünün bütün öğelerini en iyi bilen, en iyi uygulayan şahsiyet sahibi olmalıdır.
Türklerde liderlik vasıfları ve Türk kültürü içerisinden çıkarılmış bazı öğeler şunlardır:
Lider, özü sözüne uygun olan kimsedir.
Lider, yüksek bir ahlakın, üstün bir seciyenin sahibi olan kişidir.
Lider, ölüme giderken dahi inançlarından taviz vermeyen kişidir.
Lider, teşhisinde yanılmayan, kolay kolay aldatılmayan, aldanması mümkün olmayan kişidir.
Lider, millî olanı millî olmayana her zaman tercih eden, bu tutumunda her zaman kararlılık gösteren kişidir.
Lider, her türlü haksızlığın karşısında başını dimdik tutan ve zorbalıklar önünde eğilmek nedir bilmeyen kişidir.
Lider kişinin, sınıfların, baskı gruplarının yararını değil, öncelikle milletin menfaatlerini düşünmesini bilen kişidir.
Lider, millî olmayan her düşüncenin, her ekonomik sistemin ve devlet anlayışının karşısında millî olanı büyük bir faziletle, korkusuzluk ve cesaretle savunmasını bilen kişidir.
Lider, milleti meydana getiren dil, din, kültür, tarih ve soy birliğine, vatan kavramına sadakat ve bağlılık göstermenin bir zaruret olduğuna inanan kişidir.
Lider, sosyal hafiflikleri değil, millî vakar ve üstünde tutulmasını isteyen ve bu konuda her türlü dikkat ve titizliği gösteren kişidir.
Lider, gerek iç politikada, gerekse dış politikada olsun, millet ve devlet yararına alınması ve geliştirilmesi gereken meseleleri kendi politik ve kişisel çıkarları için bir araç olarak kullanmak heveskârlığına kapılmayan kişidir.
Lider millet devlet felsefesini Devlet-i Ebed müddet ilkesi doğrultusunda ve kendi soylu esprisi dâhilinde yaşatmayı amaçlayan kişidir.
Lider, milleti, devleti ve ülkeyi tehdit eden her alçakça girişimin tam zamanında karşısına dikilen kişidir.
Lider, milletin ruh ve gönül yapısı ile sosyal alışkanlıklarını daima göz önünde bulundurarak, millete en yararlı olması gereken çare ve tedbirleri almada başarı gösteren kişidir.
Lider, Nazizme, faşizme olduğu kadar komünizme de, millet varlığı için tehlikeli gördüğü her türlü kozmopolit akım ve sistemlere de olmaz demesini, durdurucu, caydırıcı ve önleyici tedbirler koymasını bilen kişidir. Lider, günübirlik meselelerin yerine büyük ülküleri gerçekleştirmeyi, milletin, devletin ve ülkenin 1015 yıl sonraki geleceğini değil, 50100200 ve hatta 500 yıl sonraki geleceğini düşünen bunun ilmî hesaplarını, aritmetiğini varsayımdan, ihtimallerden ötede değerlendirme cihetine yönelen kişidir.
Lider, kanunların örf, gelenek ve adetlerle modern teknikte ilim ve uygarlık anlayışının birbirinin tamamlayıcıları olarak benimsenmesi üzerinde önemle duran kişidir. Bu gerçeğe inanan, iman eden kişidir.
Lider, millî istiklal, toprak bütünlüğü, milletin birlik ve beraberliği yolunda ölümü bile ehvenden sayan kişidir.
Lider, milletini çağların üstünden sıçratarak milletine bu ruh, bu inanç ve bu şuuru aşılayarak, onun ilim de, teknikte ve uygarlıkta en ileri milletlerin de önünde yer almasının mücadelesini veren kişidir.
Lider, hiç bir ön yargı ve siyasi yatırım amacıyla yahut maddi menfaatleri karşılığında devlet sırlarını açıklamayan, bu zavallılığı, benimsemeyen kişidir.
Lider, her türlü iftira, yalan ve hakaret ifade eden kelimeyi sözlüğünden çıkartıp atan kişidir.
Lider, ön sezgisi kuvvetli, kararlı isabetli, fikir ve kanaatleri istisnasız bir şekilde en mükemmel, en iyi ve en doğru olan kişidir.
Lider, güçlüklerden yılmaz, tehditlere pabuç bırakmaz, vatanını bir pula satmaz.
Lider, kavgadan kaçmaz, kaçırılmaz.
Lider, dün neyi savunuyorsa, bugün de, yarın da yine aynı şeyleri savunarak savaşını sürdürür, daima ileriye bakar, ufku daima ilerisidir.
Türk töresinde liderde aranan vasıflar bunlardır. Bu vasıflara sahip bulunan şahsiyetler daima hedefe varır. Türk islam davasını sistemli hale getiren dava önderinde mutlaka bu vasıflar bulunmalı. Zira dünya milletleri kendi menfaatleri için başka milletler üzerinde hesaplar yapmaktadır. Bu vasıflara sahip şahsiyetler başka milletlerin kendi ülkelerindeki hesaplarını bozar. Bu vasıflara sahip olmayanlar ülkeyi başka milletlerin güdümüne bilerek veya bilmeyerek sokarlar.
Cenabı Allah sevdiği Türk milletine en buhranlı günlerinde mutlaka kurtarıcı bir lider nasip etmiştir. Alparslan Türkeş yüzyılımızın bu vasıflara sahip yegâne lideridir. Onun hayatı başlı başına bir mücadele başlı başına bir davadır. O lidere bağlılık ve teslimiyet, kendini Türk kabul edenlerin yapması gereken şeylerdir. Hele de bu Türk ufkunu Nizam-ı Âleme yöneltmiş bir ülkücü ise, liderini iyi tanımalı ve ona teslimiyet bilinci ile bağlanmalıdır.
31944 yılından beri fikirleriyle bütün Türk dünyası için hürriyet mücadelesi veren, doktrinleriyle de Türk Devletini güçlü, kılmak milletinin mutlu olmasını sağlamak ve dünya insanlık âleminin gerçek adalete kavuşması için çizgisinden taviz vermeyen her türlü çileye rağmen Hak yolunda mücadeleye devam eden ve Türk milliyetçiliğinin milletimizin millî meselesi olmasını sağlayan 1300 yıl sonra Türk kurultayı yapan ve bu kurultayda Hakanlık unvanı alan Dünya Türkülüğünün değişmez Lideri Alparslan Türkeştir. Makamı Başbuğluktur.
TEŞKiLAT insanları milliyetçi, toplumcu fikir yapımızla aydınlatma, koordine etme ve ülkücünün yakın hedefinin iktidar olmasını temin için birer eğitim yuvası olan Ocaklarımız ve ocaklarımızda yetişen, yetişirken de devleti kurtarma, topraklarımızı vatan yapma, milletin millî değerlerini yüceltme, insanlara şahsiyet kazandırma ruhunu almış kadroları iktidar yapma vasıtası olarak da M.H.P. her ülkücünün teşkilatıdır.
Ocaklarımız birer ilim irfan yuvasıdır ve de öyle olmalıdır. Biz Ülkücüler bu ocaklarda devletimizin bekası için yetişmek ve hazır olda beklemek mecburiyetindeyiz. Çünkü devletine sahip çıkan, millet için çalışma arzusu taşıyanlar ülkücülerdir. Öyleyse ülkücülerden başkası devleti için var gücüyle çalışmazlar. Bizler kadrolarda yerimizi alarak, ocaklarda aldığımız ruhu iktidara taşımalıyız. Bu yol partilerden geçer. Var oluşlarının gayesi millî kurtuluş hamlesi olan tek siyasi vasıta Milliyetçi Hareket Partisidir.
Çünkü Milli kurtuluş ve yükseliş davası diye kendi kültürümüzde bulduğumuz Dokuz Işıkı doktrin halinde savunan ve iktidara geldiğinde uygulanacak tek çare olarak gören siyasi parti M.H.P.dir.
Ülkü Ocakları birer eğitim yuvasıdır. Teşkilatlarımızda, ülkücü fikir sistemini iyi bilen, Türk kültürünü ve töresini bilen, islam ahlak ve fazileti ile donanmış, tarih bilgisine vakıf, alanlarında uzman, ahlaklı, dürüst, bilgili ve kültürlü insanlar yetişmelidir. Çünkü yetişen her ülkücü Türk Milletinin gelecekteki kadrosu olacaktır. 21. yy. lider ülkesi Türkiyeyi yapacak olanlar Ocaklı gençlerdir.
Unutmamalıyız ki gayemiz Türk Milletini muasır medeniyetler seviyesine çıkartmaktır. Bunu başarmak için de iyi bir teşkilat yapısına sahip olmalıyız ve genç nesilleri yetiştirmeliyiz.
DOKTRiN Bir milletin kendi kültürüyle yönetilmesi o milletin milletlerarası mücadelesinde zafer kazanmasına sebep olur. Liderlik anlayışımızda olduğu gibi devletin, kalkınma meselelerini çözümde kendi kültürümüzü örnek alıyoruz.
Dolayısıyla devletin kalkınma politikasını, Türk Kültürünü incelediğimizde bazı dilimlere ayırmak zarureti hâsıl oluyor. Bu konu uzmanları tarafından 9 dilime ayrılmıştır. 9 rakamı Türk Kültüründe ve islam inançlarında kutsal sayılan bir rakamdır. Türkiyenin kalkınmasını 9 farklı maddeler halinde dilimlere ayırıp her birini ayrı ayrı kültür potasında çözümleme yoluna gidilmiştir.
Türkiyenin bugün ileri gitmiş modern milletlerin, modern devletlerin seviyesine ulaşması için dünya çapında ilim adamları ve teknik insanlar kadrosuna ihtiyaç vardır. Bu kadrolarla tamamen, %100 millî bir tutumla eksikleri tamamlamak, hataları gidermek gerekir.
Kendi öz değer ve kültür kaynaklarımızla millî ihtiyaçlarımızı esas alarak telafi etme ve çare bulma düşüncesiyle 9 ışık ortaya konmuştur. Her şey Türk için, Türke göre, Türk tarafından sloganında manalaşan millî kurtuluş ve millî yükseliş hamlesi dün olduğu gibi bugün de hatta yarın da Türk Milletinin yegâne kurtuluş reçetesidir. Çünkü diğer bütün fikri ve siyasi ideolojilerin karşısında tek Millî Doktrindir. Çünkü kaynağını, özünü Türk kültüründen almaktadır. Çünkü doktriner yapımız Türklük gurur ve şuuru, islam ahlak ve faziletidir.