aslında allah diye bir şeyin olmaması

entry13 galeri
    6.
  1. Ateist kimse, Bütün Kainatın tesadüf eseri var olduğunu kainatı var edenin kainatın yine kendisi olduğunu savunmaktadydı.

    imamı azam ile tartışmak istiyordu bu konuda.

    Bir gün imamı azamdan bir buluşma ayarladı ve beklemeye başladı.

    Bağdat'ın karşı sahilinde oturan Ebu Hanife'nin tartışma saatinde yerini almamış olması, "dehri"nin (ateistin) ve kalabalığın zihninde değişik soruların şekillenmesine neden olur.

    Herkes merak içindedir. "Neden gelmedi? Gelmeyecek mi? Korktu mu? Delil mi bulamadı? vb. sorular.! imam Azam, belirlenen saatten bir müddet sonra gelir. Dehri, son derece moral kazanmış, küfür ve gururu daha da artmıştır.

    Ebu Hanife, özür dileyerek gecikmesinin sebebini anlatmaya başlar:

    Karşı sahilden bu tarafa gelebilmek için bir vasıta bulamadım. Beklemeye başladım. Belki bir kayık veya sal gelir de, onunla giderim diye düşünüyordum. O esnada ağaçların birdenbire devrildiğini gördüm. Devrilen ağaçların kendiliğinden kereste, kerestelerin kendiliğinden kayık olduğuna şahit oldum. Yine kendiliğinden bir kürek ve yelkenin vücud bulduğunu gördüm. Sizlere karşı daha fazla mahcup düşmeyeceğimden sevinerek, kayığa atladım. Kayık kendiliğinden beni buraya getirdi.

    Dehri (Allah'a inanmayan tartışmacı) ve dinleyenler bu sözlere bir mana veremezler. Tabiatçılığı savunan, her şeyi tabiatın var ettiğini iddia eden tartışmacı, böyle bir olayın, anlatıldığı tarzda gerçekleşmesinin mümkün olmadığını söyler.

    Bunun üzerine Ebu Hanife hazretleri,
    Tebessüm ederek şöyle der:

    "Bir küçük kayığın bile kendiliğinden, yapıcısı ve sanatkarı olmadan meydana gelebileceğini kabul etmediğiniz halde, nasıl oluyor da, bu muazzam kainatın bir yapıcısı, bir yaratıcısı olmadan kendiliğinden vücud bulduğuna inanıyorsunuz? Kainat kainatın değil,

    Kainat Allah'ın eseridir.

    Bütün bunca belgeler ortada iken, Allah'ın varlığı ile ilgili bir tartışma ve münazara başlatmak gereksizdir."
    (bkz: tartışma bitmiştir)
    0 ...