toplumsal tabakalaşmayı açıklamaya yönelik bir çok çatışma teorisi mevcuttur. bu teorilerin büyük kısmının temelinde, marx'ın görüşleri ve sınıf çatışması fikri yatmaktadır. marx, toplumsal ilişkilerin karakteristik özelliğinin daha çok çatışma mı, yoksa uzlaşma mı olduğu konusunda önemli bir tartışmayı başlatmıştır. işlevsel yaklaşım, uzlmaşma perspektifidir ve toplumsal düzenin ortak değer ve normlardan kaynaklandığını kabul etmektedir. çatışma teorisi ise, toplumsal süreçlerin çatışma üzerine kurulu olduğunu kabul eder.
bu bağlamda toplumsal statü, kaynakların kısıtlı dağıtılması konusundaki mücadeleleri içermektedir. bu yarışmada galip gelenler, ayrıcalıklı konumlarını devam ettirmek için mevkilerini kullanırlar. yani ekonomiyi ve siyaseti kontrol etmeye çalışırlar.
bu bakış açısından insanları sınıflara ayıran kriter, mal ve imkanlarını daha fazla kaynak kullanmak veya ellerindekini korumak amacıyla kullanırlar. ortak norm değerlerin olması durumunda ise güçlüler, bu norm ve değerleri kendi egemenliklerini haklı göstermek için kullanırlar.
dahrendorf, toplumsal fenomenin daha iyi anlaşılmasında çatışma paradigmasının kullanılması konusunu vurgulayan en önemli kurumsal kişiliktir. dahrendorf kuramını marx'ın kuramının kısmen de reddi, kısmen kabulü ve yeniden formülasyonuna dayandırır. marx'ı redderken dahrendorf, 19. yüzyıldan bu yana sanayi toplumlarında ortaya çıkan değişmelerden kimilerini temel alır. bunlardan en önemlileri ; sermayenin ayrışması, emeğin parçalanması, yeni orta sınıfın ortaya çıkışı.
çatışma teorisi de işlevsel teori gibi toplumsal tabakalaşmayı tamamen açılayamamaktadır. hem uzlaşma hem de çatışma, toplumsal sınıf ilişkilerinde farklılılar yaratmaktadır. kaynaklar için verilen mücadele önemlidir, ancak uzlaşma yoluyla geliştirilen norm ve değerler de insanların sosyal mevkilere eşit dağılımına yardımcı olmaktadır. örneğin, eğitim sadece kişiyi iyi bir iş edinme mücadelesinde daha rekabetçi yapması nedeniyle de iyi açıkladığı şey, egemen sınıf yaklaşımlarıdır. bu sınıf,herkesi kendisinin egemen olma hakkının oldupu konusunda ikna etmek için ayrıcalıklı konumundan istifade eder.