saçmalamada sınır tanımamak

entry223 galeri
    34.
  1. büyüyemedim; olgunlaşamadım. kazık kadar oldum, vücudum kazık kadar oldu, çocuk gibiyim. içimdeki çocuk bile kazık kadar oldu be! belki de ben çocukken içimde çocuk falan da yoktu; içimde bir amca vardı; adam... "bak evladım, içindeki adamın sesini dinle, o büyüğün senin". vicdan içindeki çocuk insanın... ama büyükler acımasız, içindeki büyük adam vicdansız... acımasız velet seni be!

    "yumurcak köprü altı çocuğu" filmiyle sevimlilik gördü yıllarca bu insanlar. köprü altlarında afacanlık yapan çocuk olur da ileride gemide afacanlık yaparsa "yumurcak köprü üstü civciv" olur o yeni filmin ismi. köprü üstünden kumandayı devralır kaptandan. yelkenler fora...

    "ibo show" programını yıllarca anlamadım, anlamaya da çalıştım halbuki ama olmadı. çocukken anlamak için zekamın yetmediğini düşündüm, ama şimdi de mi zekam yetmiyor acaba? program ilk çıktığından beri konukları var; şarkıcı konuklar. ama o şarkıcı konuklar şarkı söylemedi bir çok programda. arkadaki koltukta oturdular, ibrahim tatlıses aldı eline mikrofonu, titredi, elini beline koydu, zıpladı, "şappiiee" dedi... değişmeyen bir format.

    trafikte öyle anlar vardır ki kırmızı ışıkta iki araçla yanyana geldiğinde bakışırsın, gözlerini kaçırırsın sonra da. o bakışlarda ne anlamlar gizlidir halbuki. "yerim seni" den "bakma ulan dik dik" e kadar... ne anlarsan. sen sus gözlerin konuşsun.

    pelteklik var hafif... zobodooart!! sen sus da "göt"lerin konuşsun.

    900'lü hatlardaki "seviyeli bir sohbete ne dersin" teklifleri üzerine uzun uzun düşündüm ve birini aradım. seviyeyi korumak adına resmi bir şekilde konuşmaya başladım. her gün bu seviyeli sohbeti ilerletmek için aradım aynı numarayı. ay sonunda telefon faturası geldiğinde açık saçık konuştum... açtım ağzımı yumdum gözümü, o da zaten "gözlerini kapa,beni hayal et" demişti. ağzım da açık... daha çok beklersin o açık ağızla.

    tansiyon aleti toplumumuzda bir ilaç gibi görülüyor. fenalaşan bir vatandaş koltuğa serildiğinde hemen alıyoruz bir tansiyon aletini, takıyoruz kola, ölçüyoruz on dokuza on iki... oldukça yüksek. kaldırıyoruz tansiyon aletini, iş bitti. o kadar, adam da kaldı öyle.

    senin için ağzımla vakumladım her yeri..emdim,yedim. süpürge ettim kendimi. sen ise saçını süpürge etmekten kaçıyorsun.

    filmlerdeki esrarengiz adamlar büyük arkalıklı bir koltukta; sadece el bileği gözükecek bir şekilde arkası dönük vaziyette oturmasın. plastik taburede bize dönük dursunlar, o özgünlükle yeteri kadar şüphe duyulası bir insan olurlar zaten.

    tarkan filmlerindeki "kurt" isimli köpeği belediyeciler getirmiş stüdyoya.
    2 ...