stephen hawking in allah ın varlığını kabul etmesi

entry82 galeri video1
    61.
  1. Einstein’dan sonra dünyadaki en parlak teorik fizikçi olarak kabul edilen Stephen Hawking, 70’li yılların ortalarından itibaren hız kazandırdığı kozmoloji çalışmalarıyla bugün alanındaki en önemli isim haline geldi. 1988’de yayımlanan, sağlık masraflarını karşılamak için yazdığı “Zamanın Kısa Tarihi: Büyük Patlamadan Karadeliklere” adlı popüler bilim kitabıyla, dışarıdan çok zor gibi görünen kozmolojinin bir anda milyonlarca insan tarafından takip edilmesine ve anlaşılmasına yardım etti.

    Cambridge Üniversitesi bünyesinde çalışmalarına devam eden Hawking’in evrenin oluşumunun bilimsel gerçekliklerle açıklanması gerektiği konusundaki düşünceleri, onun zaman zaman “ateist bir bilim adamı” olarak tanınmasına neden olmuştur. Halbuki her bilim adamı gibi Hawking’in de bilimsel bir sorumluluk taşıdığı ve bilimsel çalışmaların kavramsal ayrımları ve bilimin temel ilkelerini dikkate alarak bu alanda çalışmalar yaptığı bazen unutulmaktadır. Çünkü evrenin oluşumunu incelerken teolojiyi ve manevi motivasyonları dışarıda bırakarak aklı merkeze almak bilimsel sorumluluk taşıyan bir tavırdır. Çünkü deney ve gözlemlerle yapılan araştırmalarda Tanrı kavramını bu sürece dahil etmek, bilimin maddi gerçekliğe dair vereceği cevapların güvenirliğini olumsuz yönde etkileyebilir. Buna göre toplumun Tanrı’nın varlığı ve yokluğu konusunda ikna olma ihtiyacı, bilim adamları tarafından karşılanacak bir moral olmamalıdır. Hatta din ile bilimi iki karşıt kutup olarak görmek bile bu bağlamda yanlış bir tutumdur. Bu sebeple Hawking’in gazeteci Ayşegül Ekinci’ye verdiği röportajdaki, “Evrenin oluşumu bilimin gerçekliğine dayanır. Ama bu, Bilim Kurallarını koyan (onları da yaratan) bir Tanrı olmadığı anlamına gelmez.” Açıklamasını, “Hawking Tanrı’nın varlığını kabul etti” olarak okumak en fazla bu konuda ikna olmaya ihtiyaç duyan ruhun manevi eksikliğine tekabül eder. Hawking ise basit bir biçimde, akıl yoluyla ulaşılacak gerçekliklerin de bir sınırı olduğunun altını çizmiştir. Bir ilahiyatçı olmayan Hawking’in, bilimin ulaştığı nesnel değerlerin de üstünde nesnel bir değer sisteminin olduğunu belirtmesi ne Tanrı’nın varlığı ne de yokluğu anlamına gelir ki rasyonel akıl da bu hassas dengenin bu şekilde ele alınmasını gerektirir. Hawking’in kendinden hiç beklenmeyecek bir açıklama yaparak bu dengeye Tanrı kavramını da eklemiş olmasını en fazla, tutucu bir yanı da olan bilimin, son yıllardaki CERN çalışmalarıyla birlikte ulaşılan bulgular doğrultusunda yeni bir paradigma aramasına bağlamak daha sağlıklı bir yaklaşım olabilir.

    http://muhimhadiseler.org...ing-asagi-hawking-yukari/
    3 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük