2.
-
o sabah ilk defa; gece ve kuşluk vaktinden önce yola çıkmış kahvaltı bile yapmamıştım,
çalışılacak mekana varıldığında bir ben vardım bir de arabalar,yapmam gereken de güneş doğmadan
tüm arabaları yıkamak, güneş değince leke oluyormuş ıslakken, o zamandan beri arabamı yıkamıyorum, veriyorum oto yıkamacıya.
bir galeri de otuz araç mı olur be! yıka yıka bitmiyor.
neyse arabalar yıkaması bitme noktasında galeri sahibi geldi : "çay koydun mu?" diye sordu. ve anladım ki çay suyu koymak,
çayı demlemek te benim görevim miş. ilk görev tanımı mı almış oldum:
1*-araba yıkamak
1*-çay demlenmesini sağlamak
3*-ortalığı toparlamak
peki ya maaş? - Yok.
araç almaya gelenler harçlık verirlerse o.
dersin babasıdır bu babası.
öyle yok demek üç kuruşa beş köfte deyimi bile geçerli değil yani, üç kuruş yok ki kardeşim!
neyse saat 05:00-09:00 gibi dünyada ender rastlanır bir köle çalışması sürdü 20 güne yakın bir süre.
bu sebeple tüm dersler alınmış bir şekilde eğitim tamamlandı ve o yıl edebiyat kompozisyon da okul birincisi olundu.
sınıflar teşekkür-takdir denen belgelerle geçildi.
ve bu ders, bir babanın çocuğunu dövmesinden alamayacağı dersi almasına ve kendini geliştirmesine,
kitap okumasına, sosyal düzeni araştırmasına, eleştirisel bir bakış açısı yakalayabilmesine ön ayak olan bir kısa dersti.
babaların görevi ders vermekmiş öğrendik. teşekkür ederim! babama ve okuduğunuz için size.