farklılaşmışsınızdır. eskisi gibi bakmıyor, eskisi gibi gülmüyor öyle ağlamıyorsunuzdur. ilk defa yaşamıyorsanız bu duyguyu aşk olduğunu çoktan anlamışsınızdır. ama eğer ilkse uzun süre neye uğradığınızı şaşırırsınız. ne yaşadığını bilmez, hissettiğinin ne menem birşey olduğunu bilmez bir şekilde adeta avanak gibi ortalıkta dolanmaktasınızdır.
ilginiz giderek artmaktadır. aşkı yaşayan kişiye göre gün içersinde sevgiliyi düşünme süresi artacak ya da azalacaktır. kimisi konuşmayı, ona açılmayı bir ilişki yaşamayı planlamaktadır. kimisi de kendine güvenemeyerek hiç söylemezler bile. aşkını içinde yaşar, kendi kendini harap eder, günlerce haftalarca, aylarca bir insanın yapmak zorunda olduğu faliyetlerden başka birşey yapmak istemeyen, yapmayan biri haline dönüşürler. bir arkadaş vasıtasıyla onun da aşık olduğu birinin olduğu öğrenilir. buraya kadar belki de herşey yazının esinlenildiği başlık* gibi gelişmektedir. ve dananın kuyruğunun koptuğu yer bundan sonra başlamaktadır.
onun ilişkisi içersinde mutlu olmasından mutlu olacak bir haldeyken yâr'ın sevgilisinden ayrıldığı öğrenilir. çok sevenler ve hiç umudu olmayanlar için bu yine de bir umut değildir. çünkü davul bile dengi dengine sözü bu tür olaylar için için söylenmiştir.
bir dönem sonra sevgilinin acı çekmeye başladığı görülür. bu durum eski durumdan daha kötüdür. uğruna ölümle dalga geçebileceğin kişi gözünün önünde erimektedir ve kişinin elinden hiçbirşey gelmemektedir. adeta elinde buz parçası olan bir adama dönersiniz. o buz elininiz içinde erir ve hiç bir şey yapamazsınız. çünkü bir çöldesinizdir.
yani kısaca asik olunan kisinin baskasina asik oldugunu ogrenmekten daha kötü olan şey aşık olunan kişinin aşk acısı çektiğini görmektir.