Tekrar ediyorum; bu vazîfe verâsettir, ezel-i ervahla ilgilidir. insan bu tertibi ilahiyeyi beşeri duyguları ile çözmeye muktedir değildir. Herşey ALLÂHın yed-i kudretindedir. Bu ilim diraset yolu ile değil ancak veraset yolu ile Rabbimin taktiri kadar anlaşılır. Anlaşıldığı kadar da zevki alınır. Manevi vazifeleri tertip ve tanzîme değil adem, kamil insan dahi muktedir ve yetkili değildir.
Ben de sultanım diyen dünyâda bî-hadd-ü hesâb.
Bende-i dergâh-ı ehlullah olan yüz binde bir.
Dergâhtan evliyâ terbiyesinde yetişmiş ve turuk-i aliyyeden, silsile-yi merâtip ve izn-i icâzete sâhip olan kul, ALLÂHın evliyâsıdır. Peygamber Efendimizin de vârisidir.
Mânevî vazîfe Hazret-i ALLAHın yedinde olup hayatta bulunan evliyânın tebliği ile zuhuru görülür, şahsın kendi görgüsü ile değil. ALLÂHın lütfu ile olur. Hazret-i Kurâna âhir zaman Peygamberi Hazret-i Resûlullâha ve getirdiği şeriata inancın tam olsun!
Her zaman yeryüzünde eksik olmayan, eksik olması kânûn-ı ilâhîye aykırı olan evliyânın mevcûdiyetinin inkârının zâhirî ve batinî ilimle bağdaşmayacağını iyi bilesin ki, hatâya düşüp, hem bu türlü gerçeği yaşayanlara, hem de nefsine zulmetmeyesin!