1. parça "klasik müzik gibi filmlerde piskopat tiplerin dinlediği müziği dinleyip, artık ruh gibi etrafta dolaşan, çok fonksiyonlu bir insan olmaktan, hımbıl bir tipe dönüşmüş insandır."
yazarın dediği gibi "artık ruh" gibi etrafta dolaşıyor bu tipler. harika bir benzetme olağanüstü edebi bir bakış açısı. artık ruh. ortada kalmış ruh.. insanın devamını okumak için ağzını sulandırıyor değil mi?
2.parça "nedir yani bu klasik müzik? çaykovski falan dinlemek çok mu önemli bir şeydir. bu müziği dinleyerek, hayata bakışın değişebileceği, artık toplumda, sınıf atlamış, insanları saygı duyacağı biri mi olunduğu mu sanılıyor?"
klasik müzik diyerek sorgulamamızı sağlıyor. gerçektende klasik müzik nedir? iki notayı al bir kemana çaldırt bir trompete çaldır, arada iki zil sesi iki davul tepikle al sana klasik müzik. *
gelelim müziğin bakış açısı değiştirme kabiliyeti üzerinde yoğunlaşan sınıf atlatıp atlamayacağını iliklerimizde kadar hissettiren sorulara. yine "artık toplum" diyerek genelleşen müzik zevkine bir darbe indiriyor tiesta. toplumdaki sınıf ayrımına gönderme yaparak sosyal konuları gündeme taşıyor. ve bireyin 21. yüzyıldaki içine kapanık sosyalliğine atıfta bulunarak hepiniz bir hiçsiniz deme cürretini gösteriyor. -cürreti çift rr ile yazdım çünkü sıkar biraz bunu yapmak. herkes böyle laf edemez.-
3. parça "o müziği dinlemekten, ruh haline dönmüş adam, lakin haberi yoktur. iyilik meleği lan sanki."
bu paragrafta kısa ve öz olarak kapitalist düzene karşı bütün silahlarını çıkarıp gözdağı vermeyi unutmuyor tiesta gera. müzik ile uyutuluyor, benliğinizden ayrılıp para için karı için çalışan köleler haline geliyorsunuz demek istiyormuş gibi yaparak bizi yanıltma çabasında. oysaki sondaki "iyilik meleği lan sanki." cümlesini kullanarak okuruyla tereddütsüz dalga geçtiğini hatta aşağaladığının ipuçlarını veriyor.
4. parça "müzikle bir yerlere gelebileceğini sanan insanları vardır. evet, evet kendini öyle gelişterebileceğini zannedenler çoktur. insanların ahlaki yapısı gerçekten bozulmuş ve samimiyetsizlik epey bir yayılmış durumda."
işte bu kapanış paragrafıyla humanist çizgisinden asla şaşmayacağını kanıtlamak istercesine insanlığa olan inancını gözümüze sokuyor adeta. samimiyetsizlik almış başını gidiyorun satır aralarında marilyn monroe tarzında bir isyan çığlığı var. kitleleri ayaklandırmak tiesta nın en büyük hayallerinden biri, bunu idrak etmemek sondaki nokta ile neredeyse imkansız hale geliyor.