şimdi aramızdan çıkıp bazı arkadaşlar soruyor ne yapmışlar makina zirvesinde acaba anlatsana diye, birincisi gitmedim gitmeyeceğim gidenlere de lafım yok iyi güzel fakat bir gidiş amacı güdülmeliydi.
bu konu üzerine aklıma ekşideki otisabi geldi. klavyesinde döktürdüklerini adını unuttum bir proğramda ard arda laf ebeliği yapan naneciler güzeli ajdar anıkla yüzyüze gelince kızarıp bozarmıştı.
neyse lafı dolandırmadan diyeceğim şu reklamın iyisi kötüsü diye bir tabir var eğer reklam unsuru hakikaten kendi kulvarında başarılıysa reklam onun ününü belki bir misli daha arttırır ve kalıcı kökenlidir.
ama içi boş bir şeye reklam yapmaya kalkarsanız ipe sapa gelmez güruhlarla aynı çatı altında yaşarsınız. burada hepimiz kardeşiz hepimiz aileyiz yalanı artık ne kadar sürer bu da bu süreçte belli olmaz. her daim yeni gelenlere alışmak gerek ama bir şeyler katacağına gerçekten inanıyorsak.
basit bir örnek daha var yüz kızartıcı ve aşağılık bir davranış sergileyen yazar arkadaşımız tarih geçmiş tarih ama o ortamda bulunanlar iyi bilirler. düşünmeden iki slogan atmakla sırf 50 60 kişinin içinde aa vay be ulan bu adam harbi adammış dedirtmenin mantığı nedir. ahah sen bu pankartı asmışsın koçum helal sana bak reklam iyi olmuş falan filan dallandırıp budaklandırmaya kalkarsak asırları bulur.
demek istediğim şu ki bırakın bizim reklamımızı biz değil bir başkaları yapsın içi boşaltılmış manevi değerleri allayıp pullayıp halkın veya aynı kulvarlarda yarışan insanların gözlerine sokmaya çalışmanın anlamı yok. ve bu bağlamda hakikaten bu kafayla bu sozluk en fazla 1 sene yasar