amr bin salim ve mekke nin fethine sebep şiiri

entry1 galeri
    1.
  1. "Her şey bir şiirle başladı.
    Peygamber huzurunda okunan bir şiirle"
    Kızgın kum fırtınalarından,
    Adem vadisinden kopup gelen bir şairle
    Ardında kırk süvari,
    Ve alev alev yanan gözerinde ihanet haberleri.
    Bu şair, huzaa kabilesinden Amr bin Salim'di.
    En üst perdeden okudu şiirini,
    Ve gözIerini kırpmadan dinIedi Nebi;

    " Kureyşlîler sana verdikleri sözde durmadılar,
    Hudeybiye'de seninle yaptıkları misakı bozduIar.
    Bizi Vetir'de,
    Kendi yurdumuzda gafil avIadılar.
    Benim kimseyi yardıma çağırmayacağımı,
    Çağıramayacağımı sandıIar."

    Dedi ve durdu.
    Şair ağIıyordu.
    Peygambere çevrildi tüm gözIer
    Ve o an tutuldu nefesIer.
    Sahabenin başları yere değiyordu,
    Çünkü mübarek alınlarındaki damar belli oluyor,
    Peygamber celalleniyordu.

    " Ey Nebi!
    Allah'ın kullarını yardıma çağır,
    içlerinde Allahın Rasulü de olsun
    Yapılan zulme, öfkesinden renkten renge girsin,
    Ve büyük bir ordunun başına geçip,
    Denizler gibi köpürerek akıp gelsin."

    Şiir bitmişti,
    Şair de bitmişti.
    GözIer hâlâ peygamberdeydi,
    Allahın râsuIü, ridasını toplayıp ayağa kalktı!
    Ve sahabe ayağa kaIktı.
    Şimdi konuşan peygamberdi;

    " Eğer kendime yardım ettiğim şeyIerle
    Huzaalara yardım etmezsem,
    Ben de yardım görmeyeyim.
    VarIığım kudret elinde oIan Allah'a andoIsun ki,
    Kendimi ve ev haIkımı koruduğum gibi,
    BunIarı da koruyacağım.
    Şimdi haber saIın yeryüzüne!
    AIIah'a ve Ahiret gününe iman edenIer Medine'de topIansın."
    Medine dağlarında savaşın ritmi,
    SokakIarında peygamber sessizIiği...

    Konuşmuyor nebi
    Hane-i saadet'te kılıçlar bileniyor
    Hane-i Saadet'te zırhlar temizleniyor
    Ve şehirlerin anası güIüyor.
    Mekke-i mükerreme gülüyor.

    Gül ey Mekke! Gün senin günündür
    Gün senin fetih günündür.
    Gül ki, bu dönüş sanadır.
    Baksana,
    Dün bağrından koparıIan yiğitIer dönüyor sana
    Erak topraklarını savuran rüzgar dönüyor önce
    Ardından büyük bir birlik;
    BaşIarında Halid bin Velid!
    Arkadan ey Mekke!
    Senin topraklarında yaşarken
    Rabbim Allah'tır dedi diye sövülen,
    işkence gören,
    Her tarafı kıpkızıl kurban taşları gibi
    Kan içinde kalan muhacirIer geIiyor.
    En önde Zübeyr bin Avvam geIiyor
    Hani sekiz yaşında müslüman oIan
    Hani on beş yaşında senden koparıIan
    Amcası onu bir hasıra sarmıştı hani
    Ateş dumanına tutmuştu
    Küfre dönsün diye.
    Ama o dönmedi küfre
    Ve peygamber yıIdızlarından biri olarak
    En önde sana dönüyor ey Mekke!
    Sonra bir bölük haIinde Beni gıfarIar geliyor!
    Bayrakları Ebu Zer Gıfari'nin eIinde...
    Şu müsIüman oIuşunu Kâbede iIan edince
    Bayılana kadar dövüIen Ebu Zer geIiyor.
    EslemIer geIiyor bölük halinde
    MüzeyneIer bin kişiIik alayIa geçerken çöIden
    Tek bir sesleri geIiyor gökIerden
    Ey Mekke başka kimi bekliyorsun söyle!
    Hz.Hamza'yı mı?
    Musab bin umeyr'i mi?
    Onlar,
    ŞehitIer ordusuyla tebessüm ediyorlar sana
    Ve baksana
    GözIeri ışıl ışıl
    sana yakIaşan ve tozu dumana katan
    bir alayı seyrediyorlar
    Kapkara bir taşlığı andıran bu alay da kim
    Bir hareketlilik semada...
    Bunlar öIüme susamış savaş erleri Ensar!
    Ve en ortada simsiyah sarığıyIa Yâr!
    O an PeygamberIer ayakta,
    MelekIer ayakta
    Şehitler ayakta...
    Ey Mekke Kalkabilirsen sen de kalk
    Çünkü gönüllere safa geIiyor
    Hazreti Muhammed Mustafa! geliyor...
    2 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük