Bir çocuğun başına gelebilecek en kötü şey
babasının varken yok olmasıdır. Ben çok
küçükken gitti babam. Tanrı onu benden daha çok
seviyormuş demek ki. Ne o bana doyabilmişti, ne
ben ona. Çok zor hatırlıyorum. O kadar küçüktüm
ki ne olduğunu bile anlamamıştım. Sevgili babam varken birden bire yok olmuştu. Ben ölüm nedir
bilmiyordum ki. O dehşet duyguyu hep içimde
hissettim ben büyürken. Şımaramadım, sebepsizce
kaprislerim olmadı hiç, hatta isyan duygularıyla
boğuştum, vurgun yarası aldım. Hep onu mu aradım yaşamım boyunca, bir baba
şefkati mi bulmak istemiştim? Beni sevecek,
şımartacak, omuzlarında gezdirecek,
şımarıklıklarımı eğer varsa kaprislerimi hoş
görecek, sırtımı büyük bir güvenle
dayayabileceğim, omzunda ağlayabileceğim bir erkek, bir baba mı olmalıydı hayatımda. Belki mutlu oldum ama yaşamımda eksik bir yanım
oldu hep. Böyle dik başlı, mağrur, ayakları sağlam
basabilen bir kişi olmam belki de babasız
büyümemden dolayıdır bilmem. Hep sorumluluk
alabilen, kendi başına bir şeyler yapabilen,
arkasındakileri düşünen, kimseden bir şey beklemeyen, kimseye eyvallah etmeyen ama hep
mesafeli ama hep duvarları olan, duvarlarını
kimselere açmayan ama o duvarları yıkıp ta içine
girebilen insanlara büyük sevgi besleyen, asla
unutmayan bir insan olmam belki de bu yüzdendir
kimbilir.