avm'lere gidersin millet dükkanları kapatıp seni izler, migrosa gidersin reyoncu kızlar ağzının içine bakar, yok efenim kasiyer kızlar illa bana gel diye gözünün içine bakarlar, telefon kullanmam, çünkü çok telefon numarası aldığım için rehber doluyo taşıyo sonra sürekli hafıza kartı almak zorunda kalıyorum, metrobüse binersin, tüm kızlar senin ineceğin durakta iner, sana yakın olabilmek için sonra işin yoksa izdihamdan kurtul. eve gidersin ev zaten çiçek bahçesine dönmüştür ve annenin "oğlum her gün çiçek geliyor, bu evden de taşınmamız gerek artık" diye söylemlerine maruz kalırsın. bu yüzden 6 ayda bir ev değiştirmek zorunda kalırsın. ajanslar peşinde gezer, reklam çekimleri, sinema filmi teklifleri, dizi teklifleri de cabası. hayat yaşanır olmuyor yani. maça gidersin tüm stad sana kilitlenir maçı da izletmezler. yok iç çamaşırlarını çıkarıp telefon numalarını vermeler, elini tutup, sarılıp ağlayanlar. arabaya binersin sana bakmaktan oluşan zincirleme kazalar, istanbul trafiğinin bu kadar sıkışmasına sebep aramayın yani boş yere, trafik ekiplerini de boş yere meşgul etmeler sırf bu yüzden.
karşı komşunun seni balkonundan görebilmesi için evini temelinden sana doğru kaydırması, mahalledeki kızların hepsi birden camda seni izlemeleri, evde tek olduğunda komşuların sana yemek yapma sırasına girişmeleri..
dezavantajları çoktur yani. yakışıklı olmak gerçekten zor.
edit: şuna eksik veren denyo kim bilmiyorum ama çok açık ve net söylüyorum ki mizah anlayışına sokayım.