kadınların bitişlerini görüyorum. kadınların bitişlerini yaşıyorum.
bir gece, tanımadığım bir adamın evinde, bir şişe şarabı tek başına içerken. ağladığında. "telefonu elimden al" diye yalvardığında. hayat bu; birileri bizi, bizim onları aradığımız kadar çok aramıyor, hatta hiç aramıyor.
bir gece, hasta bir adamı ziyarete gittiğinde, köşeyi dönüp telefon açtığında "ben geldim" dediğinde, "geri dön, gelme" diye cevap aldığında, bunu anlattığında. hayat bu; birileri bizim onlara çorba yapmamızı istemiyor.
bir gece, bir otobüste. her şeyi boşverip diyarbakır'a giderken, o adam için. o adam, onu karşılamaya gelmediğinde. o adam, onu bir öğretmen evinin odasında, kırık dökük bir kapı arkasında yalnız bıraktığında. "korkuyorum, gel" demesine rağmen gelmediğinde. tanımadığı oda arkadaşına yalan söylemek zorunda kaldığında. hayat bu; birileri bizim onlara gittiğimiz gibi bize gelmiyor.
bir gece, bana telefon açtığında. "sana ihtiyacım var"; dediğinde. hiç düşünmeden, onun için karşı kıyıya geçtiğimde. boynuma sarılıp, ağladığında. hayat bu; birileri bizim için, bizim onlara akıttığımız göz yaşının yarısı kadar bile yaş akıtmıyor.
bir gece, kadıköy'de. aşık olduğum adamla sokaklarını karış karış gezdiğim yerde. beni ilk kez öptüğü semtte. birlikte ilk kez bira içtiğimiz sokakta. ben o'nun için ağlarken, o'nun başkalarının bedeni üzerinde zevkten ağladığını bildiğimde. başka bir adam yanıma yaklaştığında. o başka adamın yanıma yaklaşmasına "hayır" demek için bile izin verdiğimde. hayat bu; birileri bizim onlara sadık olduğumuz kadar, bize sadık olmuyor.
bilmediğim bir evde, bilmediğim bir sokakta, karşı kıyıda, diyarbakır'da, kadıköy'de. bitişlerin hepsinin duraklarını gördüm ben.
hayat bu; bir kadının bittiği noktada, "o adam"ın yeni bir başlangıcı olduğunda.