kısaca özetlemek gerekirse darüşşafaka babası hayatta olmayan, maddi durumu yetersiz ve zeki çocukları sınavla alan bi okuldur. okula ilkokul 4. sınıfta girilir. liseyi bitirene kadar okursunuz.
ben babamı 17agustos 99depreminde kaybettim. yani herhangi bi hastalıgı filan yoktu. birden gelen bir dogal afet aldı babamızı bizden.
evimiz yıkılınca eski mahallemize döndük. normalde ordaki okula devam edecektim. ilk derste (boyum da kısa oldugundan yine en önde oturuyorum) hoca babamın meslegini sordu. ne alaka ise bu soruyu sorma geregi duymuş. ben babamı 3ay önce kaybetmişim. öldü dedim. sınıfta bi sessizlik tabi. dersin büyük çogunlugu bu konuşulmuştu. sınıftaki çocukların bakışlarını üstümde hissedebiliyordum. ikinci ders boştu. yine bir deprem oldu ve tüm sınıf boşaltıldı. okul 15 gün tatil olacak dediler.
o sırada darüşşafaka dan haberimiz oldu. yatılı okul diye pek istemedim. ama ordaki çocukların babasının olmadıgını duyunca da inanamadım. hepsi normal görünüyordu. babasını kaybetmiş bir çocugun gülebilecegine ihtimal veremiyodum ki çocuktum. yatılı olması başlarda zorlasa da bu okulda kendimi normal hissetmiştim. herkesten biriydim. burda kimse "baban ne iş yapıyor?" gibi gereksiz bi soru sormayacaktı.
neyse.. lise bitti. darüşşafaka sayesinde üniversteye de girebildik. normal şartlarda ailem okutamazdı çünkü biliyorum. kayıt zamanındayız. öğrenci işlerinin bizi içeri davet etmesini bekliyoruz yakınlarımızla. bi görevli çıkıp "sadece öğrenciler gelsin, veliler beklesin." dedi. arkamda bi kız "iyi de ben bişi bilmiyorum ki tüm belgeleri babam hazırladı" dedi. o an kendimi daha güçlü hissetmiştim. hepsinin peşinden kendim koşmuş halletmiştim çünkü. ama yanılıyormuşum.
okul başladı. tipler devamlı babalarıyla konuşuyo, onları anlatıyo filan. o zaman anladım ki babasızlık durumunu da aslında aşamamışım. sadece ertelenmiş bi duyguymuş. ha aşar mıyım? hiç sanmıyorum. arkadaşlarım ne zaman babalarından bahsetse ben içimde bir yerde kendiminkini düşünüyorum. şuan yaşasa nasıl görünürdü filan. ya da ben böyle hayatıma giren her erkege hemen inanıp güvenir miydim o zaman da. hemen bağlanır mıydım. işte bir de kız evladıysanız sevdiğiniz erkek sizin için daha farklı bi anlam kazanıyor o zaman. sizi uyaracak koruyup gözetecek bir erkek gözü olmadığından mıdır onun hayatınızdaki eksikliginin verdigi bi psikolojiden midir bazen gereksiz anlam yüklüyosunuz sevdiginiz erkege. istiyosunuz ki sizi de koruyan, gözeten, düşünen bir erkek olsun hayatınızda. bu da genelde üzülmenize sebep oluyor.