"verdiğin oy boşa gider!" safsatasıyla beyin yıkayanların ve dahi beyni yıkananların (ki asıl bu kraldan çok kralcı olan tayfanın) aptallık olarak gördüğü tavır. siyasi düşünceden yoksun olmakla da çok alakalı olduğunu düşünmüyorum gerçi bu tavrın ama yine de açıklamakta fayda var:
şimdi bir düşünelim. 3-5 tane parti %10 barajına %7-9 periyodnda takılsın ve 2-3 parti meclise girsin. ve bu bir defaya özgü bir durum olmasın. yani vatandaş kendine yakın gördüğü partiyi her daim desteklesin. ne olur?
şunlar olur:
1- %10 barajı aşağıya çekilir. yoksa halkın büyük çoğunluğu temsil edilememekten huzursuzlanır ki bu iktidara diyelim %20-25 ile gelip sandalyelerin %50sinden fazlasını almış olan 1. partiyi bile tedirgin eder.
2- partiler ve parti temsilcileri karakterlerini, söylemlerini net olarak ortaya koymak zorunda kalırlar. şimdiki gibi her nabza şerbet yetiştiren merkez partileri kıyıdan köşeden beleşe oy toplayamazlar. şimdi ne oluyor da muğlak tavırları prim ediyor diye sormak gerekir. acaba bunun sebebi %10 barajı ve bu baraja ses etmeyen vatandaş ile oyum boşa gitmesin diye gözünü kapatıp oy kullanan seçmen olabilir mi?
3- kıyı köşe partileri söylemlerinin arkasında baraj korkusu olmadan durabilir. misal: posta güvercini severler partisi. bu adamlar posta güvercinlerinin göç yollarında telef edildiğinden rahatsız ancak oy kaybına uğrarım diye göç yollarındaki kent ve kasabalarda alınacak önlemleri ifade edemiyorlar. lakin bu strateji de onları bir yerlere götürmüyor. geniş tabanlı X partisi diyor ki "ya biz de severiz posta güvercinlerini, nedir yani?" o zaman sen seçmen olarak oyun heba olmasına karşın X partisinin posta güvercinleriyle ilgili en ufak önlem almayacağını bildiğin halde oyunu X partisine veriyorsun. kendini böylece kandırarak, belki bir umuda yaslanarak aslında X partisinin bilmem ne ihalelerini de yapmasını sağlıyorsun. o ihaleler de posta güvercinlerinin göç yollarında yapılıyor.