anlatmak istediğini son derece realist ve sade betimlemiş emin alper filmi. bir derdi olan filmgillerden. her sinemacının derdi vardır da burada estetik kaygı geri plana koyulmuş ve taşra merkezli bir aile eşrafından yola çıkarak evrensel bazı dertlere el atılmış.
ötekileştirme sakatlığı (halbuki gruplara ayrılarak insanın tukaka bellediği kimselerden çok kendi özüne dönüp bakması gerekliliği), aile içindeki açmazların ifadelenemeyip tepenin ardına atılması ve böylece doğuveren psikolojik gerilim, silah ve askerlik kurumunun hassas bünyelere bindirdiği tekin olmayan darbeler, ataerkil yapı ve kadının ikincilliği filmin asıl demek istediklerine denk düşüyor. ağırdan ağıra anti militarizm havası almamak ne mümkün.
gözle görülür bir erkeksilik ve güç filmi kuşatırken bazı bünyeler için uygun olmayan bir film olabilir tepenin ardı. hani beğenip beğenmeme göreceliği değil mevzu. film tipik bir karakter filmi. yani o karakterlerin dünyasına dahil olabiliyorsan film senin için pekala çok iyi hatta başyapıt olabilir. biraz nereden baktığınla ilişkili.şu evrensel dertler meselesine.kadınların bu dünyaya vakıf olmasını beklememek lazım belki de. dünyayı erkekler bu denli sahiplenmişken, yönetim erkeklerin elindeyken ve olaylar-olgular filmdekine benzer erkekler çervesinde ilerlerken kadını sadece ikincil ve cinsel/bastırılmış bir obje olarak görebilmek kağıt üzerinde basite kaçmakta oluyor. burada kadın üzerinden bir sistem eleştirisi yaparken bir duygu kıtlığı çekiyoruz. meryem'le öğretmen arasında bir diyalog eksikliği sezdim ben.insan bu sadelik tamam ama birkaç vurucu tümce duymak hakkımız değil mi demek istiyor. mesela gene aile üzerinden evrensel dertlerle haşır neşir olmuş çok başarılı bulduğum çoğunluk daha geveze bir film aslında. (ki oradaki mutsuz annenin mutsuzluğu mutfakta derin ve sessiz ağlamaları hem çok gerçek hem de bir o kadar vurucu.)
zafer'in hıçkırıkları ve kendi kendine konuşmaları gibi sülo'nun sessizliği ve doğal dünyaya kayıtsız şartsız teslimiyeti gene dedenin aforizmaları manidar alt metinlerle desteklenmiş olduğundan tepenin ardı benim için önem teşkil etti. fakat karakter sineması bir prototip üzerinden ele alınırken; karakterlerin dünyasına girip çıkma eşiğinin içerdiği sonsuz subjektifliğe, değer yargılarının değişebilirliğine ve kadınların dünyasının derinliğinden eser olmamasına rağmen olumlu adımlar atan bir film tepenin ardı. evrensel dertler bir şekilde bütünü kıyısından köşesinden yakalamalıdan yola çıkarsak kesinlikle şans verilmeli. beğendim, beğenmedim kısmı ayrı terane. ama samimi çabayı gözardı etmeyelim.