"yıllar sürmüştü tutulduğu illet.. meryem, annesi olmasına karşın usanmıştı ondan. şimdi eşikte yüzükoyun yatan, isa'nın ta kendisiydi. ama yerinden kıpırdamadı bile. derin derin iç çekti.. oğlu içim değildi ama bu kendi alınyazısı içindi. öylesine mutsuz olmuştu ki hayatta, ne kocasından gün görmüştü, ne oğlundan.. daha evlenmeden dul kalmıştı. babası çocuğuna sahip çıkamadan ana olmuştu. gün geçmiyordu ki, saçları daha bir ağarmasın.. üstelik, gençlik nedir bilmemişti. koca sıcaklığı duymamıştı, bir eş, bir ana olmanın haklı gururunu yaşayamamıştı. ağlaya ağlaya yaş kalmamıştı gözlerinde. tanrı'nın takdir ettiği yaş miktarını çoktan tüketmişti. oğluna olsun, kocasına olsun, kuru gözlerle bakıyordu artık. ara sıra ağlıyorsa o da bahardaydı, yalnız başına oturup da yeşil tarlalara bakarak çiçek açan ağaçlardan gelen güzel kokuları kokladığı zamanlar..
yine de, oğlu ve kocası için değildi ağlayışı, boşa giden ömrü içindi.. ."