sosyalizmde kimse 4 saat çalışıp 20 saat taşak gezdirmez.sosyalizm de insanlar günün 4 saatini sistemin sürekliliği için çalışır geri kalan zamanlarını kişisel gelişimlerine harcarlar.örneğin maaşlarının bir kısmı sinema,tiyatro,spor müsabaka biletleri olarak verilir.tabi sürece seyirci olarak kalmazlar bir unsurlardır ayrıca.yani soyalizmde doktor olan birey aynı zamanda beyzbol antronörüdür.tıpkı ülkemize gelen cuba voleybol takımındaki sporcu hatunların kimisinin doktor,kimisinin mühendis,kimisinin puro fabrikasında çalışan işçi olması gibi.ayrıca fabrikada tornacı ile doktor arasındaki ayrımı kapitalizmdeki ezberlerimiz ile yorumlamaya çalışırsak işin içinden çıkamayız zaten.yani türkiye de doktorların "o boktan" site tarzı evler de kalmak istememeleri anlaşılşır bir sorundur. çünkü alabildiğine egoist olan bir bünyeden başka birşey beklenemez zaten.ama sosyalizm de insanların bu kadar küçük kaygılara ihtiyaçları yoktur. örneğin cuba da doktor olabilmenin önemli şartı üçüncü dünya ülkelerinde ve savaş halinde olan ülkelerde yapmaları gereken 4 yıllık zorunlu görevdir. buda sosyalizmin özveri ile ayakta durduğunun açık göstergesidir.
şimdi düşünsenize istiklal de muhayehane sahibi bir doktorun savaşta yaralanan insanlara yardıma gidebileceğini.ne kadar gülünç değil mi...