+düşünsene mustafa kumkapıda bir balık lokantasında bulaşıkçıyız.. işimiz böyle bulaşık yıkamak.
- evet garip değil mi? ama fiziksel işler para etmez küçük dostum mesela ben, geçen arabayla seminer vermeye giderken düşündüm oraya bir alet çantası götürmüyordum, bir çekicim yoktu yanımda. götürdüğüm tek şey nöronlar arasında bağlantılarımdı.
+ o ne be? beyin bedava diyen adam gibi.
- dünyanın en zengin adamları bak elle tutulur bir şey satıyorlar mı? ne satıyor söyle bakalım bana, windowsu tutabilir misin elinle? hissedebilirmisin kodlarını, c# satırlarında..
+ hay senin mizah anlayışına emi, ne dediğin anlaşılmıyor zaten?
- umut ekmeğinin kırıntılarıyla mutlu olan böceksin sen. bir bulaşıkçısın bazen, bazen doktor, bazen eski sevgili, bazen para, eski koca, telefondaki mesaj şablonusun.. soğuk bir gecekonduda yere bastığında yerin soğuk ya da ıslak olduğu hususunda karar veremeyen bir hayalsin.. bulaşıkçı olalım diyerek hayal içinde hayal kuruyorsun..
+ne demek ki şimdi bu söylediklerin? yalnız kur'an okumaya başladım da biz iki kez insanları öldürdük gibi bi ayet vardı
-evet öyle hem sen değilmiydin orda uyku ölümün küçük kardeşidir diye yazıyı okutturan..