--spoiler--
unutmak değil ama hatırlamamak mümkün.
--spoiler--
aşk şiire bahane midir ya da şiir hayata bahane midir? gülmek için bir sebep bulmasakta gülebilir miydik? en zoru da şiirler gerçekten bukadar can acıtır mıydı...
mahide ve rüştü verem hastasıdır heybeliada senatoryumunda yatmaktadırlar, mahide hastaneden taburcu olur rüştü de tedavisi bitmeden sevdiği için yattıkları hastaneden kaçar ve evlenirler. rüştü karısının rahatsızlığı üzerine vücudunu temizlemek üzere alkol almaya gider ancak parası olmadığından meyhaneci rüstemden bir şişe rakı çalar gelir. karısını rakıyla sırtından başlayarak sürerken mahidenin;
- e bu koku ne olacak peki?
+ ben onu sonra içerim.
demesi nasıl bir saf aşkın, nasıl bir tutkunun cümlesidir.
özetle izlenmesi gereken bir yapıt. filmde her geçen şiir, her geçen dörtlük muzaffer ve rüştü'nün müthiş kalemininden çıkan derin yaşanmışlıklar içeren eserlerdir.
diyecekler ki arkamdan
ben öldükten sonra
o, yalnız şiir yazardı
ve yağmurlu gecelerde
elleri cebinde gezerdi
yazık diyecek
hatıra defterimi okuyan
ne talihsiz adammış
imanı gevremiş parasızlıktan