türk müziği

entry17 galeri video5
    6.
  1. tarih boyu türk müziği, batı müziğinin ses ve nota sisteminden farklı bir sistem içinde kendi geleneğindeki makam ve usul yapısında gelişmiş ve edebiyata dayalı olagelmiştir. klasik türk müziği daha çok divan edebiyatı ve halk müziğimiz ise halk edebiyatı ile yoğrulmuştur. klasik türk müziği çoğunlukla saray çevrelerinde geliştiğinden, daha süslemeli ve dolaylı bir anlatıma haliyle daha elitist; halk müziği ise saz şairlerinin, aşıkların elinde geliştiğinden daha yalın bir anlatıma ve avama yakın olmuştur.
    türk müziğinin batı müziği ile alışverişi 17. yüzyıla kadar dayanır. özellikle mehter müziğinin vurmalı karakteri, batı müzisyenleri etkilemiştir. (bkz: turkish alla turca) bugün batı orkestrasyonunda yerleşik hale gelmiş bir çok vurmalı çalgı, bunun yanısıra nakkare, kös, üçgen, zil ve çevgan gibi mehter müziğin çalgıları doğu kültürünün (türk müziği vasıtasıyla)batıya armağanı olmuştur. bu etki yüzlerce sahne yapıtı ve batılı bestekarların eserlerinde görülür. (bkz: verdi). (bkz: nabucco). (bkz: mozart).
    19. yyda osmanlı'da yeniçeri ocağı kaldırılınca mızıka takımı mehterhanenin yerine de, 2. mahmut tarafından batılı anlamda bir bando kurulmuştur. o dönemin mahmudiye ve mecidiye marşları bugünkü bando müziğimizin de ilk örnekleri olmuştur.
    cumhuriyet döneminin batılılaşma politikası doğrultusunda gerici olarak algılanan klasik türk müziğinin mekansal-kurumsal imkanları ortadan kaldırılmıştır. 30'lu yılların ortasında türk müziğinin radyodan yayını dahi yasaklanmıştır.bu tarz müdahalelerler "müziğin iradi olarak değişmesi istendiği için" müzik üretiminde "boşluk" yaşanmış ve öte yandan da irade dışı olarak da alaturka-alafranga müzik ikilemi şeklinde tanımlanabilecek bir soğuk savaş ortamınında nedenleri hazırlanmıştır.
    cumhuriyetimizin müzik politikası bir yandan konservatuvar ve orkestraların kurulmasını desteklemişti. batı müziğinin gelişmesi diğer yandan da halk müziğinin armonize edilmesine dayanan "çağdaş türk müziği" denilen kavramını ortaya çıkarmıştı.
    (bkz: türk beşleri)
    ancak uygulanan radyo yasağı süresincönce arap radyoları, ardından da mısır filmleri aracılığıyla arap müziğinin türkiye'de yayılmasıyla alaturka müziğe bir de arabesk kültür hakim olmaya başlamış ve müziğimiz zamanla sadece buna indirgenmeye başlanmıştır. 60 'lı yılların sonunda gelindiğinde hızla sanayileşen ve kentlileşen toplum üstyapısını arabeskle ete kemiğe bürümüştür. zamanla sosyal adaletsizliğin getirdiği protesto kültürü, 60 sonrası ozan ve aşıkları sazı ve sözü ile kent yaşamına dahil etmiş ve devlet iradesine bir başkaldırı niteliğinde olan kitlesel arabesk sevdası kökleşmiştir.
    bugün müziğimizde görülen bu dialektik çatışmanın antitezi olan arabesk müzik devlet eliyle yapılan batılılaşmaya karşı halk nezdindeki direnişin kökeninde yatan gerçeğin başkalaşmış ve karakterini bulmuş halini bize göstermektedir.
    0 ...