kapağında ayşe kulin yazmasa ve bilmeden okusam bu kitabı ve sonradan deseler ki yazarı ayşe kulin, asla inanmazdım. inanmak istemezdim. bu kitabı alalı yaklaşık 3-4 ay olmasına rağmen rafta duruyordu. son kitaplarından pek haz alamamıştım ayşe kulin'in ve de kendini üstün görme hallerinden oldukça rahatsız olmuştum. elde kitap kalmayınca başladım bunu okumaya.
--spoiler--
hayatımda bu kadar kendiyle çelişen bir yazar görmedim. hem eşcinsel aşklara destek verdiğini söylüyorsun hem de resmen bir homofobik gibi eşcinselleri aşağılıyorsun. bir kere okuduğumda kapatıp fırlatma isteği duyduğum tabir şu ki: o yolun yolcusu olmak. nedir bu? nasıl bir ayıptır? üstelik eşcinsellik o kadar ayıplanıyor ki yazarın iç dünyasında aslında, bora küçükken uğradığı tecavüzler sonucunda eşcinsel oluyor. yoksa doğuştan filan olamayacak bir şey yani.
aynı zamanda bu ilhami denen it herifin adını anmak istemediğim kaltak yayıncı hatunla her çeşit sevişmesi mevcut. yasemin kokan koca memelerin arasına soktuğu kafasını mı ararsın, oral seksini mi ararsın hepsi var. ama ilhami'nin tek aşkı, biricik aşkı borasıyla olan hiçbir erotik sahnesi yok. çünkü eşcinseller sevişmiyor aslında. öyle sevgi kelebeği onlar. ancak seviştikten sonra bora kollarının arasında yatar efendime söyleyeyim başını göğsüne koyar filan.
üçüncü paragrafa geçtim sinirim yatışmadı. şimdi bu bora da ne kadar yapışkan bir adammış. ne pis, lanet karakterler yaratmış ayşe kulin tiksindim. balkonum da balkonum ilhami tripleri çıldırttı beni. kitabı basılacakmış da ödün veremezmiş de, para kazanmış aman tanrım. of eşcinsel diye bir adam bu kadar kırılgan, karaktersiz ve silik mi çizilmek zorundaydı yani?
doğu'da yaşananlara da sadece uzaktan baktığı belli. tam olarak "benim doğulu arkadaşlarım da var tamam mı" ekolünden geliyormuş meğer ayşe kulin. üstelik en sinir bozucu kısmı da şu ki; yahu sen neden durduk yere mesaj veriyorsun bize. romanınla alakası yok ki. o sırada konu akışını bozuyorsun. eski türk edebiyatında hikayenin ortasında araya giren ansiklopedik bilgiler gibi. ne bileyim gereksiz yani. o kadar sırıtıyor ki romanın içinde. "hee hee öyle evet, aferin ne güzel de koydun lafı hee" diyesin geliyor. aynı fikirlerde olsan bile bazen. ve de çok sığ, yüzeysel eleştiriler.
son olarak ilhami allah belanı versin. ne iğrenç, pis bir adamsın sen. böyle bir karakter olmaz olsun. bora da öyle gerçi. ilhami adamı parayla satın alıyor resmen. o da gurursuz. daha da istiyor. onursuz herif. ay aman tanrım rolex saat almadan önce tezgahlardan alınmış 10 liralık saati varmış. dostum bu adam çalışıyor. rolex'ten önce casio var, swatch var ne bileyim var yani. o beyoğlu anlatımları, şarap seçimleri, parfüm seçimleri, şarkı seçimleri. offff nasıl bir elitist tavır. nasıl bir halkı hor görme. demek ki sorun ayşe kulin'de.
sinirim geçmeyecek sanırım. ilk defa bir kitabımı kütüphanemden uzaklaştırmayı düşünüyorum. hiç de masum bir aşk falan yok ortada. baya baya çıkar ilişkisi anlatılmış. ilhami'nin balkondan atlayıp bir saniye içinde eşcinsel yapılması da oldukça gülünçtü.
--spoiler--