dün gece izmir çevre yolu facia gibi bir kazayı atlattı. karpuz yüklü bir kamyona ali veli kırkdokuzelli'nin yönettiği otobüs arkadan çarptı. otobüsün hemen arkasından gelen ve otobüse de arkadan çarpan spor otomobil kazanın boyutlarını arttırdı. otobüsten sağ kurtulan yaralılar ambulans gelene kadar yola saçılan karpuzları yiyerek hayatta kalmaya çalıştılar. polis kaza hakkında geniş çapta soruşturma başlattı. otomobildeki kişilerden gürkan palamut ve sebahat nerahat'ın kafatasından karpuz çekirdekleri ayıklanmaya çalışılıyor.
halk otobüsüyle eve gelirken "duracak düğmesi"ne yanlışlıkla bir durak önceden basmışım. şoför kükredi: "kim bastı ona çabuk söylesin, inmeyecekseniz basmayın ulan" dedi. kimin bastığını soruyor, deli miyim bastığımı söyleyeyim?
ufakken et ürünleriyle birlikte ekmek yemezdim, salak mıydım ne? bir de "ben vücutla ekmek yemem" derdim. saçma sapan kelimeler vücuda gelmiş, body language...
"çetrefil" kelimesini duyduğum an korkarım, aklıma kibariye'nin annesi gelir, çetrefilli bir yüz, heyecan, intikam, aksiyon...
milletimiz hem sever hem döver; küfür ederek de sevebilir. ronaldinho sevildiğini biliyor; onca top cambazlığını yaptıkça annesi o kadar çok anıldı ki,her top sekmesine bir küfür...
en iyi nüfus kontrol yöntemi türkiye devlet karayollarıdır. yapılan yollar her gün kim bilir kaç kişiyi öldürür? bilinçli bir devlet politikası; insanımız da azıcık bilinçli olsa, yollara çıksa, nüfus kontrol altına alınsa? değil mi? mıcır mı istersiniz zift mi?
paket olsun.
hayvanseverlik duygumuz o kadar büyük ki! bizim ahmet abi bir pitbul almış, senin kangalı parçalar; ohoo sen bir de bizim kerim'in kurdu gör... siz bir de beni görün, ulan köpeklerinize yediririm sizi barbar sürüleri be!
"zelzele" kelimesi depremi deprem yapan kelimedir; telafuz ederken dilini dişlerinin arasına alırsın; gözlerini kocaman açarsın, karşındakinde sarsıntı yaratır.
profilden bakınca kaç promil alkollü gözüktüğünü öğrenmek için bir delilik yapmak gerekir.