dünyayı anlamlandırma adına birbirini bütünleyen düşünceler silsilesi. nesnel bir tanım yapmak gerekirse anlamı budur.
bana göre ideoloji, hayata bakış açısını özgün bir şekilde belirleyemeyen bireylerin bunama noktası ve bu noktayı aşan kısımdır. tüm dünyayı salt bir ideoloji ile değerlendirmek, ideolojiyi savunan kişinin demokrat olduğunu varsayarsak bile, diğer insanları ötekileştirmeyi gerektirir. misal, marksistlere göre dünya tarihi sınıf savaşlarından oluşur. ideoloji bunun üzerine kurulduğu için, marksist olmayan her kişi potansiyel liberaldir. bunun böyle olmadığı aşikardır. şöyle ki, bir ideoloji sadece hayata bakış açısıdır. yani herhangi bir ideolojiyi savunmanın dünya açısından pek de bir önemi yoktur. çünkü bizim tarih karşısında konumlanışımızı ideolojilerimiz değil yaptığımız, dönüştürdüğümüz, üstlendiğimiz şeyler belirler. bu anlamda solcu olunmaz, sol olunabilir ancak. solcu olursak bu meslek haline gelmiş olur, şu yada bu şekilde pazara çıkarmış oluruz ideolojimizi. bu anlamda devrimci de olunmaz, devrim olunabilir ancak. demek istediğim şu, bugün abd sosyalist olsa ne değişecek? aynı yemeğin farklı tencereye konulmuş halinden başka ne olabilir.
ideolojiler insanları faşist olmaya da iterler. yaşadığınız dünyayı, kafanızda kurguladığınız dünyaya dönüştürmek için silah kullanmaya zorunlusunuz. bunun adına devrim deniyor, halbuki bu anlamda devrim faşizmin bir başka boyutudur. ha öte tarafta milliyetçi biri 7 tip'li katletmiş, ha sen devrim uğruna 7 milliyetçiyi katletmişsin. arada ne fark var? hiç.
eğer anarşizm bir ideoloji olmasaydı şüphesiz anarşist olurdum. dünyayı yorumlamak için işin kolayına kaçmanın anlamı yok. her şeye bir isim takma merakımız ata sporu olmuş. dünyayı kodluyoruz her an. çoğuna göre akp liberal bir partidir. bana göre akp hem anarşisttir, hem solcudur, hem sağcıdır, hem muhafazakardır... yerine göre yani. illa bir ideolojiyi seçip ona göre yaşam görüşü oluşturmak akıl işi midir? değildir. işte bunlar hep boşluktan oluyor bence. bu ideolojiler kendi kitlelerini "varoluşsallık" üzerinden oluşturuyor. ben varım? niye varım? tarihsel misyonum olmalı. bir şeylere tutunmalıyım. mesela şu insanlar, hep düzene hizmet ediyor. ben onlara bir şeyler anlatmalıyım. ben farklı olmalıyım. ben emekten yana olmalıyım. birisi de demiyor ki arkadaş "ben piç olacam, emeği, alın terini ayaklar altına alacam, kuralsız yaşayacam, şerefsizin en önde gideni olacam" diye. işte ideoloji denilen şey kişinin kendi beynini aldatmasından farklı bir şey değildir. bütün ideolojiler tarihe karışmalıdır gibi beylik laflar etmeyi gereksiz görsem de, bütün merkeziyetçi ideolojilerin tarihe karıştığı bir dünyaya doğru gitme özlemi içerisinde olmaktan da geri duramıyorum. evet, herkesin insanca yaşadığı, kimsenin kimseye müdahale etmediği bir dünya... ne kapitalist, ne de komünist bir dünya.