bize diyalektik dersi vermeye çalışanlar biraz daha çalışsınlar(!) kaldı ki öncelikli sorunumuz din değil de sınıf sorunudur, bunun temeli de denildiği üzere diyalektiğe dayanır, yani çelişkiye. dinin ortaya çıkış koşulları bellidir, tarihi baştan yazmanın anlamı yok, neyse odur. kaldı ki herkes istediği dine inanmakta özgürdür, sosyalistlerin her konuda olduğu gibi bu onuda da bir despotizmi söz konusu değildir. zaten sosyalizm dediğiniz şey tüm baskıları ortadan kaldırmak için tasarlanıp uygulamaya geçirilen bir ideolojidir. sosyalistlerin iddia ettikleri,; sınıflar ortadan kalkınca dine zaten gerek kalmayacağıdır. yoksa ''sen herhangi bir dine inanamazsın kalleş'' diyerekten kimseyi katletmişliği yoktur, varsa da onlar sosyalist değil oportünisttir.
---
- MARKSiSTLER DiN SORUNUNA NASIL YAKLAŞIRLAR -
Marksistler, herhangi bir doğaüstü varlığın olmadığını kanıtlayan felsefi materyalizme dayanırlar. Kural olarak her marksist ateisttir. Yaşam ve evren için bu türden ilahi açıklamalara gerek yoktur, özellikle de günümüzde. Bilim, insanın milyonlarca yılda geliştiğini ve yaşamın kendisinin inorganik maddelerden evrildiğini ispatlamış durumdadır.
Felsefi bakış açısından Marksizm dinle bağdaşmaz olsa da, bizler dini bastıran veya yasaklayan her düşünceye karşı çıkarız. Bireyin herhangi bir dinsel inanca sahip olma ya da inanmama özgürlüğünü savunuruz. Bizim söylediğimiz, dinle devlet arasında köklü bir ayrılık olması gerektiğidir. imamlar devlet görevlisi olmaktan çıkarılmalı, dinsel kurumlar devlete bağlı olmamalı, Diyanet işleri Başkanlığı lağvedilmeli, devlet dini eğitim vermemeli, kimlik kartlarından din hanesi kaldırılmalıdır. insanlar eğer dinsel etkinliklerini yürütmek istiyorlarsa, ibadet yerlerini yalnızca cemaatin katkılarıyla desteklemelidirler. Herkes istediği dini savunmakta ya da dinsiz olduğunu açıklamakta özgür olmalıdır.
Dinin çağımızın temel sorununu gizlemesine izin verilmemelidir. Bizim ilk ve en önemli görevimiz, insanı köle haline getiren sermaye diktatörlüğüne son vermek isteyen herkesi mücadele içinde birleştirmektir. Marksistler, dindar olanlar da dahil tüm işçileri kapitalizme karşı mücadeleye katmak için uğraş vermelidirler. Bizler bu işçilerle aramıza engeller dikmeyiz, aksine sınıf mücadelesine etkin bir şekilde katılmaları için onları teşvik ederiz. inanan bir işçinin, sosyalizm için mücadele vermeye istekli olduğu ama dini terk etmek istemediği durumlarda kesinlikle onu dışlayıcı bir tavır almayız. Leninin de açıkladığı gibi Marksistler, işçilerin dinsel inançlarına karşı yapılan en küçük hakaretin dahi kesinlikle karşısındadırlar.
Felsefi materyalizmin gerçek simgesi olan yaşam sevgisinin, yaşadığımız dünyayı değiştirmek ve insanların yaşamlarını iyileştirmek için tutkulu bir arzuya yol açması gerekir. Din bizlere gözlerimizi göklere dikmemizi öğretirken, Marksizm yeryüzünde daha iyi bir yaşam için mücadele etmemizi söyler. Marksizm, insanların kendi yaşamlarını dönüştürmek ve insanlığı gerçek itibarına ulaştıracak bir toplum yaratmak için mücadele etmeleri gerektiğine inanır. Bizler, insanların sadece bir hayatı olduğuna ve kendilerini bireysel olarak değil tüm bir insan toplumu olarak bu hayatı güzel ve tatmin edici kılmaya adamaları gerektiğine inanıyoruz. Yeryüzünde (ve belki gelecekte uzak yıldızlarda da) cenneti kendi ellerimizle kurmak ve tatmak mümkünken, bir öteki dünya cenneti hayaliyle kendimizi avutmak niye?