çok acı sensizlik... şu saatte sigaraya tekrar başlatacak kadar acı.
bilmiyorum kaç tanesi daha yatacak dudaklarımın altına?
kaç defa kısa bir süreliğine ört bas edecek duygularımı dumanlar?
daha kaç gün güneşten mahrum kalacak?
feri söndü gözlerimin!
bir çift gece yolcusu onlar karanlıkta gölgeni arayan.
siluetin bir perde oyunu gibi sahneleniyor karşısında.
evet evet bir perde indi gözlerime...
kaç işletme senin adını kullanacak ve ben kaç tabela okuyacağım adını taşıyan?
kaç plaka 06 ece ile başlıyor acaba?
ve ben kaç defa rastlayacağım trafikte sana?
sensizlik çok acı!
seni sensiz yaşamak zorunda kalmak.
çok acı şah damarım kadar yakınken kör numarası yapmak.
'sen' kelimesi basit bir anlam ifade etmeli istiyorum.
ikinci tekil şahıs olmalı nezdimde.
hep olmamalı, aşk olmamalı, hayat, memat, nefes, gelecek, oğlumuz, eşim, karım, ruhum, bir tanem, sevgilim, ömrüm olmamalı.
deli gibi aşık olmamalıyım sana...
tek bir karşılığın olmalı.
seni betimlerken tek bir kelimeye ihtiyaç duymalıyım ve 'hep' olmamalı bu...
içimdeki seni sana anlatmaya çalışmak çok acı!
yetersiz her şey ve bir o kadar gereksiz eylem bu.
hem o kadar kelime yok ki dimağımda.
yetmiyor, çok zayıf kalıyor anlamlar.
ve o kadar acizim ki, içimdeki seni bir kaç kelimeyle geçiştiriyorum.
aşk diyorum en basitinden...
gözyaşının tadını uzun süre sonra hatırlamak çok acı.
çok acı dalgınlık... vurgun yiyorum her saniye!
çok uzaklarda gözlerim, yaklaşık 800 kilometre.
evimin adresini biliyor musun? öyleyse neden hep kapıda gözlerim?
neden kulaklarım kapı ziline muhtaç?
ve sen kadın! aman! bu nasıl bir ihtiyaç?
nesin ki sen ekmeğin ve suyun yerini tutuyorsun?
kimsin ki kalbim hızlanıyor seni düşününce?
daralıyor nefesim, kısılıyor sesim...
hey sen! hayat türkümdeki en uzun esim!
ne haddine bu kıyım, bu katliam, bu kesim?