ben de eşimin çalışmasını istemezdim. ama bunu "karısın lan sen. otur oturduğun yerde!" şeklinde değil de şu şekilde dile getireceğim: "ben ikimiz için çalışıyorum. sen, akşam ben işten eve döndüğümde bana kapıyı açacaksın. 'canım bugün ne yaptın?' sorusuna xx pişidim canım.' diyeceksin, ben de sana 'o halde acele edelim, yemekten sonra sinemaya gidiyoruz.' diyeceğim"
bunun erkeğin kadını susturmaya çalışmakla ilgisi yok. burada kariyer yerine ailesini önplanda tutacak bir kadın arayışı var.
feministliğin lüzumu da yok durduk yere. günümüzün çalışan kadınlarının aileye ne derecede önem verdiği ortada. bebek dünyaya geliyor.
anne(?) kariyer peşinde ya, doğumdan sonra kariyerine devam ediyor. bebeğe ne oluyor peki?
tutulan bir bakıcı onu uyutuyor, büyütüyor. annesi onu belki de 40 yılda bir kucağında uyutmuş, bebeğinin konuşmaya başladığı ilk saniyeleri kaçırmıştır... anne sevgisinden uzak bir şekilde büyüyor kısacası.
bu yüzden ben de eşimin çalışması yerine bebeği, eşi ve ailesi için evde kalmasını tercih ederim.
ha, bu şöyle anlaşılmasın: 7/24 "buyur bey, ne diyorsan, ne seviyorsan, ne hoşuna gidiyorsa onu yapayım. ben seni mutlu etmek için geldim dünyaya."
ama feministlik var ya ruhunuzda, anlamayabilirsiniz bu durumu.