60'lı yılların vahi öz filmleri, bu anlamda birer şaheserdirler. diyaloglarda o denli içten ifadeler vardır ve o denli doğaldırlar ki aynı repliği 10 kez üst-üste izleseniz her seferinde ayrı bir tat alırsınız.
- neden getirdiniz beni buraya?
- bak! delikanlı, gülsüm'ün peşini bırakacaksın!
- fakat ben onu büyük bir aşkla sevmekteyim.
- hadi ordan teres! seni tetkik ettirdim. zengin dullara jigololuk yapmakta, kazandığın kirli paralar ile bu pavyon senin-o pavyon benim, kumarhaneler-meyhaneler, nerede akşam-orada sabah, süfli bir hayat sürmektesin, bilmiyor muyum zannediyorsun?
- öyleydi evet! gülsüm'ü tanımadan önce öyleydi lakin, tanıdıktan sonra maksatsız hayatımın seyri değişti. kendime çeki-düzen verdim. sizi temin ederim kızınızı mutlu edeceğim.
- ulan çulsuz! baksana sen benim gözlerime! kızını çakallara yem edecek baba gözü var mı bende? al şu masada duran çantayı da kaybol hadi! bir daha gözüm görmesin seni.
- satılık değil benim aşkım! lütfedip bana imkan verseniz, bunu size ispatlayacağım.
- bak! "demedi" deme. seni bir daha gülsüm'ün etrafında dolanırken görürsem kırarım bacaklarını! şimdi yıkıl karşımdan, mel'un.