Eskiden mahalle bakkaları aşıklar için iyi bir aracıydı. Bilmemkim sana telefonunu bıraktı falan gibi muhabbetler dönerdi. Birde köşe başında dikilen mahallenin delikanlıları diye tabir edilen tipler vardı(sanki asli görevleri orda dikilmekmiş gibi, orda öylece dururlardı)E tabi boşuna dikilmezlerdi orda; gelen geçen kızları süzmek, kızın haberi olmadan kızı sahiplenmek gibi saçma girişimleride vardı bu tiplerin.
Neyse bu delikanlı tabir edilen tiplerden biri birgün, bakkala telefon numarasını bırakmış ve aramamı istediğini söylemiş. Ben kendisini hiç tanımıyorum. Ben okula gidip gelirken,haberim olmadan birde sevgilim varmış, öyleki herkes yusuf ve beni çoktan bir çift olarak kabul etmiş,sadece ben sevgilim olduğundan biraz geç haberdar oldum. Neyse biraz araştırdım soruşturdum, o çocuk mahallenin en yakışıklısı falan demelerininde gazı ve ozamanki cahilliğimle ben bu insan yavrusuyla buluştum.Bu arada ben 17 oda 24 yaşında.
Bilenler bilir, Bursada Çırağan restorant diye bir yerde buluştuk. Baktım adam çok yakışıklı,hatta,içimden nasıl fark etmemişimki ben bunu demiştim. Neyse yedik-içtik ama biyerde bir sorun var. Adam ne yese dudağının kenarında hepsinden bir parça birikiyor ve o farkında bile değil, mayonez-ketap herşey üst üste öylece orda duruyor. Dayanamadım peçete uzattım, dudağını sil dedim. Bu salak peçeteyi kullanmadan yalap-şalap diliyle temizledi dudaklarını(aklınca seksi olduğunu düşünüyordu belkide).Sonra kolasından yudumluyor hayvan gibi gurg-gurg sesler geliyor. Tam içimden diyordumki 'ben takıcak yer arıyorum heralde ya'işte o sırada olan oldu, kürdanı ağzına soktu ve kazı çalışması yapar gibi açık açık dişini karıştırmaya başladı. Her hareketi hayvanca,hor, sanki kahvehanedymiş gibi yüksek sesle konuşmalar, ne kadar pislik ararsan var adamda. Sadece filmlerde olur dediğimiz tiplerden yani.
Asıl olayıda hesabı öderdken yaşadık. Hesap malum bir hayli yüklü, bana demezmi 'ee yer seçimini sen yaptığına göre hesabada ortaksın'...olay bitmiştir kardeşim dedim. Hesabın tamamını ödedim. Hesabı öderkende bu adamın bu tipe rağmen, neden bir baltaya sap olamadığına ve köşe başında dikilmeyi hak edişine kanaat getirmekle meşgul oldum.
Susmadım. Bende artık bir hayvana dönüşmüştüm, ve onu benzetecektim. Aynen şu cümleleri kurdum
-Delikanlılık öyle köşe başında karı kız dikizlemekle olmuyo,arada aç bişeyler izle, bi-kaç kitap oku,görgü kurallarını falan öğren. Cebindeki paran sınırlıysa, öküz gibi yiyip içme yada ona göre davran. kendinin farkındamısın sen he, neyine güveniyorsun,sadece tiple olmuyor arkadaş dedim.
Bu şimdilerde düşünüp güldüğüm, ancak ozamanlar beni gerçekten üzmüş bir durumdu. Ve birde bu şahıs kene gibi yapışmış 1 yıl boyunca peşimi bırakmamıştı.
ilk buluşacaklara tavsiyem; karşındaki insanın, senin hayatındaki 1 saati hak edip etmediğinden iyi emin ol ve ona göre davran. Zira zaman değerli ve bazı saçma insanlar bunu hiç haketmiyor.Buluşmadan önce muhakkak telefonda uzun konuşmalar yapın, az-çok kişi ele verir kendini.