"bir yürek büyüsü" olarak anılabilecek; sahne dekorasyonu, grup performansı, playlisti ile mükemmel geçmiş; pink floyd'un pulse'ına muadil konser.
Dünya gözüyle; milyonlarca insanın müzik karakterini belirlemiş, rock müzikte bir çığır açmış, bu müziğe sayısız kült eser kazandırmış, yaşayan efsane robert plant'i izlemenin verdiği haz tanımlanamaz sanırım. Yıllardır hasret duyulan üstadı dinlemek, ona dokunmak gibiydi. Bir grubun ismi, karakterine bu kadar yakışabilir. the strange sensation dün gece az kalsın harbiye açıkhava'yı başımıza yıkıyordu. inanılmaz performans, üstadın seyirci ile kusursuz ve son derece samimi iletişimi ile herkesi göklerde uçurdu adeta. Üstad Tony Blair'e takılarak politik tarafını da sergilemeden duramadı. Arada bize habibi diye seslendiği anlar da unutlmazlardandı. bir ara üstad "sıradışı.. siz değil, biz" diyerek de bizi epey güldürdü. unutlmayan anlardan biri de üstadın "robert!!!!" diye bağıran bir hatun kişiye "yes mom?" diyerek cevap vermesi oldu. şeker gibi adam vesselam. Konserin playlistini merak edenler için:
grup babe i'm gonna leave youyu girdiğinde gözler doldu, yürekler titredi. kalabalık hissettiği huzur ile hakkın rahmetine kavuştuğunu sanarak şehadet getirdi. parçanın bitiminde öyle bir alkış koptu ki bu alkış ve seyircinin çığlıkları grup bir sonraki şarkıyı girdiğinde ancak susabildi. bis için grup sahneyi terk ettiğinde herkes avazı çıktığı kadar bağırıyor alkış tutuyordu. seyircinin kashmir ve stairway to heaven isteklerini "next time" diyerek kibarca geri çevirdi üstad. konser led zeppelin'in efsane parçası whole lotta love ile grubun ve seyircinin enerjisinin peak yaptığı noktada bitti. robert plant'in parçanın en gaz yerinde mikrofon sehpasını tekmeleyip yere indirdiği sahne kimsenin aklından silinmeyecek sanırım. kalabalık ikinci bis için uzun süre alkış tutsada üstadın "see you soon" sözü ile, buruk bir umutla mekandan ayrıldı.