kitapla ilgili bir şey sorsalar ilk söyleyeceğim "sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim." olurdu. kitabı elime ilk aldığımda düşüncem günlük 20 sayfa falan okuyarak 3 hafta gibi bir sürede bitirmekti. ama kendimi tutmaya çalışmama rağmen bir haftada bitti kitap.
anlatıcının zaman yolculuğu yapması başlangıçta biraz hayal kırıklığı yaşattı ancak alıştıktan sonra kitap su gibi akıp gitti. balkan savaşı, rus işgali, bolşevik ihtilali, zorunlu göçler neler neler anlatmış nazan bekiroğlu. ayrıca dönemin sosyal, kültürel, dini, siyasi bakış açısını da yansıtmış. bunların arasına serpiştirdiği bilgiler de oldukça hoştu. ve sanki yazar gittiği yerlere bizi de götürdü.
bunların dışında hoşuma gitmeyen birkaç şey vardı. kitapla ilgili önemli şeyler olduğunu düşündüğüm için spoiler'a alayım bu kısmı.
--spoiler--
öncelikle yukarıda yazdığım "sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim." cümlesi kitabı pek yansıtıyormuş gibi gelmedi bana. setterhan ve zehra kitabın en sonlarında tanıştığı için bu cümlenin kitabı yansıttığını pek söyleyemem. ayrıca zehra baş karaktermiş gibi de gelmedi. en basitinden göç ettikleri vakti büyükhanım'ın gözünden değil de zehra'nın gözünden aktarabilirdi. son olarak da sofya'nın akıbetini öğrensek fena olmazdı.
--spoiler--
sonuç olarak sıkılmadan okunabilecek harika bir kitap çıkmış ortaya.