recep tayyip erdoğan

entry28769 galeri video239 ses35
    442.
  1. tanım: milli görüş gömleğini çıkarmış türkiye başbakanıdır.**

    1980 nisan' ı...
    12 eylül' e 5 kala, sokakları kanlı bir bahar sabahında fatih' te, öldürülen bir islamcı gencin cenaze töreni vardı (bir dönüşüm öyküsü, ruşen çakır - fehmi çalmur, metis, 2001). yürüyüş sırasında 400 akıncı, jandarmayı görünce, solun bildik bir türküsünü islami yorumla söylemeye başladı:
    "ay ışığı jandarmanın süngüsünü yakıyor / mahpus kardeş pencereden akıncıya bakıyor / jandarma biz müslümanız / dostuz yalnız biz sana / kurtuluşun islamdadır / elini uzatsana..."
    ancak jandarma elini değil, silahını uzattı. bunun üzerine akıncı gençler başka bir "eylem"e başvurdu; gazeteleri, ceketleri yola serip namaza durdu.
    jandarma namazın bitmesini bekledi, sonra da hepsini cemseye itekledi.
    ertesi gün "islam düşmanları ateşle oynuyor" başlığıyla çıkan sebil gazetesinde eylemde başı çekerken gözaltına alınan bir gencin fotoğrafı vardı:
    "islamcı gençliğin gerçek liderlerinden, msp gençlik kolları başkanı tayyip erdoğan..."

    o günlerde "haçlı seferleri"ne karşı cihad çağrısı yapan 26 yaşındaki "akıncı erdoğan"a deselerdi ki;
    "ey islamcı gençliğin lideri! 23 yıl sonra başbakan seçileceksin. seçimi abd büyükelçisiyle izleyeceksin ve ilk icraat olarak müslüman komşuna saldırması için amerikan askerini türkiye'ye getireceksin."
    "genç akıncı" kimbilir nasıl gülerdi.
    elbette, zamanla insanın değişebileceğine inanıyoruz.
    o yüzden, şimdilerde "nedense" pek rağbet görmeyen "erdoğan kasetleri" piyasaya sürülüp eski konuşmalarına dava yağdırıldığında karşı çıkmış, "bu yolla durduramazsınız" demiştik.
    bugün de, yasaklandığı siirt' ten başbakan olarak dönmesini "hak yerini buldu" diye yorumluyoruz.
    ama "yenilikçilik" bayrağını açtığı 1 yıl içinde 5 kez abd' yi ziyaret etmesini, oğlunun nikahına amerikan başkonsolosunu davet etmesini, washingtonda yahudi lobisiyle flört etmesini, çeyrek asra sığan ama akla hayale sığmayan bir çark etme süreci olarak görüyoruz.
    abd, şimdi zamanında yaptığı yatırımın meyvesini topluyor.
    meclisin aleyhte kararına rağmen irak sınırına askeri araç ve malzeme sevk etmek için erdoğanın görevi devralmasını bile beklemiyor.

    tbmm başkanı bülent arınç, erdoğanla devletin tepesinde "delikanlı üslubu"nun hakim olacağını söylüyor.
    kasımpaşayı bilmem; ama bizim oralarda "delikanlı" diye, başını dik tutana, sözünün ardında durana denir.
    "kıbrıs' ta çözüm" vaat edip denktaş' a diklendikten sonra ilk toplantıda çözümsüzlüğe razı olana,
    "meclis' in kararına saygımız sonsuz" deyip ardından "bu tezkere çıkacak" diye baskı yapana,
    alttayken meydan okuduğu "haçlılar"a yükseldikçe yanaşıp tabanının, grubunun, halkının, dünyanın karşı olduğu bir savaşa girmek için çanak tutana "deli - kanlı" denmez, "biti kanlandı" denir.

    "islam düşmanları ateşle oynuyor" başlıklı gazetede resmi çıkan akıncı genci, başbakan seçildiği akşam abd büyükelçisiyle savaş pazarlığında görünce meşhur fıkrayı hatırladım:
    delikanlı, barda kafayı bulunca "var mı lan bana yanbakan" diye dayılanmış.
    köşedeki izbandut doğrulup "bir şey mi sordun" diye gürlemiş.
    tırsmış bizimki, sonra izbandutun önüne geçip diklenmiş yeniden:
    "- heyyt ulan... var mı abimle bana yan bakan!.."

    can dündar *
    6 ...