1930'lu yılların başlarıdır. nâzım hikmetof'un yazdığı piyesler, arkadaşı muhsin ertuğrul sayesinde şehir tiyatrolarında defalarca gösterime girmiş, bu da nâzım'a para ve şöhret kazandırmıştı. öyle ki nâzım'ın bu popülaritesi ulu önder atatürk'e kadar uzanmıştı. atatürk, bir gün nâzım hikmetof'u yanına misafir olarak davet eder. ancak nâzım bu teklifi kabul etmez. bunun üzerine atatürk iyice meraklanır ve nâzım'ın şiirleri hakkında bilgi sahibi olmak ister. o dönemler columbia kayıt şirketi tarafından nâzım'ın kendi sesinden plağa alınan bahri hazer ve salkım söğüt şiirlerini istetir. plağı getirirler. gramofona takar ve dinlemeye başlar. tüm kayıt bittiğinde ise o şimşek gibi yankılanan sert cümleyi söyler: bu şiirlerde türk milleti'nin hayatına kasteden bir bomba var!