Fiziksel şartlar açısından Adana' ya yakışmayan, yetersiz kalan otogardır. Ayrıca otogardaki satıcılara dikkat etmelisiniz. Yabancı olduğunuzu hissettikleri anda tepenize çökerler. Adam size çayı vermeye çalışır. Çay zaten ılıktır, sıcak değildir. Almak istemediğinizi söylersiniz. Yılmaz, ısrar etmeye devam eder. Hala almak istemediğinizi söylüyorsanız da; "bu benden olsun abi" der. "Lan hadi kırmayayım herifi, altı üstü bir çay. Zaten elinde de kalmış." dersiniz siz de ve alır içersiniz. işte o an hayatınızın en büyük hatalarından birisini yapmışsınızdır. Herif kene gibi yapışır,çayın parasını ister. "Sen böyle böyle demiştin." de deseniz artık her şey için çok geçtir. Affedersiniz ama seve seve verirsiniz o parayı. Çay da en az 2-3 liradır. Neyse sonra az volta atayım otogarda dersiniz, kokucu/esansçı yaklaşır hemen. Sıradan esansçı nur yüzlü amcalarla alakası olmayan bir esansçıdır bu. Yine almak istemezsiniz. Ama adam yılmaz ki, işi bu onun; sahtekarlık. "Abi bak şu güzel, şu güzel. Al, birisine hediye edersin." vs vs der yine sizi ikna edemezse birisini size verir ve "bu benden olsun" der. Yok dersiniz ama o cümleyi kurduğu ana arttık zaten ürünü size kakalamış bulunmaktadır. Neyse işte artık ürün elinize geçmiştir, vadedilen şeyden çok daha kalitesizdir genelde. Sonrasında ürünü alınca "bir siftah atsan yeter abi" der. içinizden saydığınız küfürleri duyar gibiyim. Evet artık ona 50 kuruş ya da 1 lira gibi bir para verip defolup gitmesini istersiniz ama verdiğiniz parayı da beğenmez. 3-4 lira gibi bir para talebinde bulunur. Ürünü almamakla tehdit ederseniz belki daha az bir meblağ ile kurtulabilirsiniz.
Uzun lafın kısası dostlar, bir Adanalı olarak söyleyebilirim ki; Adana otogarına yolunuz düştüyse o satıcılardan iğne dahi almayın. Hatta gözlerine bile bakmayın. Zira bakarsanız kandırılırsınız.