Benim ilçemde ve hatta köyümde yaşlı insanların diline tamamen pelesenk olmuş, adeta refleks haline gelmiş küfürlerdir. Dedemin çok orijinal sözleri vardı. Aslında küfür etmek niyetiyle söylemezdi bunu, seksapel bir amaç da gütmezdi ama kullandığı atasözlerinde bile argonun sınırlarını zorlayan tabirler vardı. Ben yine de en hafiflerini, diyaloğun gidişatıyla da harmanlayarak anlatayım:
Dedem bizde kalıyordu o dönem. Alzheimer hastasıdır ama belli bir tarihten* önce öğrendikleri dün gibi aklındadır. Evimize; gerek dedemi ziyaret etmek için gerekse bizi ziyaret etmek için misafirler gelirdi. Uzunca bir süre oturduktan sonra "Bize müsaade, biz kalkalım artık." falan der kalkarlardı. Dedem yapıştırırdı: "Tavuk gider boku da gider". Adamlar dedemi bildikleri için hoşlarına bile giderdi. "Hem misafirin tez gideni iyi olur" derdi üstüne de.
Dedem Alzheimer hastası olduğu için beni de tanımazdı. Annemi, babamı tanırdı zaten bizim aileden bir tek. Babamın da annemle evli olduğunu bilmezdi. "Ne geziyor Hayriye' nin dölü bizde?" derdi anneme sık sık.* Yine böyle bir gün dedeme göz kulak oluyorum annem yemek falan hazırlarken. Dedem bana soruyor işte; "Kimsing? Kimlerdensing? Nereden gelip nereye gidiyong? Askerliği yaptıng mı? Evli mising? Çor çocuk var mı?" falan diye. Ben de işte her seferinde aynı soruları sorup, cevapladıktan 5 dakika sonra tekrar soruyor diye farklı cevapladım. "Evliyim amca." dedim. "Var mı çor çocuk guzum?" dedi. "Var amca dedim. 15 tane var, ellerinden öper." dedim. "Hiç don giymemişin guzum maşAllah." dedi. Ben de çok güldüm.***
Bir de Adana' ya özgü şu küfürler/argolar vardır;
irmeni* tohumu: Kötü işler çeviren birisi için kullanılır.
Kerahat*: Pis, pasaklı kişiler için kullanılır.
Gavırıng* dölü: Kötü işler çeviren birisi için kullanılır. **