yaklaşık 4-5 sene önce yaşanan bir olayı annemin itiraf etmesinin ardından ağlamamak için kendimi zor tuttum. ancak başaramadım.
hayatımın bir bölümünü ailemden uzakta geçirmek zorunda kaldım, yurtdışındaydım. ailem ne kadar eksiklik hissettirmeye çalışsa da zaman zaman parasız kaldığım dönemler oldu. fazlasıyla hem de. ama yine de bir an olmamıştır ki "anne/baba/abi param kalmadı yollar mısınız?" isteğim boş çevrilsin.
yine öyle bir dönemde, arkadaşlarla dışarıdayız. sanıyorum hep beraber birlikte gidilen bir film çıkışıydı. türklerin dünyanın her bir yanına yayılması, türkiye'de yaşadığım günleri bana daha çok hatırlatıyordu. balıkçılar çarşısı gibi bir yerden geçiyorduk. oradan geçerken hep farklı bir gözle bakardım, duygulanırdım. çünkü balığı pek severdim ve her geçişimde "evde olsaydım bu akşam kesin balık olurdu" derdim. karadenizli olmasakta çok severdik. haftanın çoğu günü balık olurdu sofrada. yine böyle bir günde, balıkçıların önünden geçerken, içeriden gelen balık kokusu ile o özlemi daha bir derinden yaşamış olmalıyım ki annemi arıyorum.
akşam saati, sofrayı hazırladığını söylüyor. ramazan da olabilir. merak ediyorum "anne yemekte ne yaptın?" diyorum. annem balık sevdiğimi biliyor. annem en çok tavuk'lu yemekler sevdiğimi de biliyor. ve hiç bir zaman ben uzaktayken yemekte tavuk var demiyor. yine soruyorum. "anne yemekte ne var?" diye. annem yine söylemiyor. taze fasulyeyi hiç sevmediğimi biliyor. "taze fasulye yaptım, oğlum." diyor. yemekte aklım kalmasın istiyor. "amaan o sizin olsun" diyorum. "burada balık gördüm, canım istedi. merak ettim kesin evde balık yapılmıştır." diyorum. annem duruyor. "yok evladım" diyor buruk bir sesle ama ben anlamıyorum.
...
üzerinden yıllar geçiyor. annem hikayeler anlatıyor. hayatta annemi dinlerken aldığım keyfi henüz başka bir şeyden almamışımdır. ilkokul mezunu annem, babası ve dedesinin kurbanı oluyor okutulmuyor. yobaz zihniyetin esiri olarak kalıyor. ilkokul mezunu ama anlattığı herşeyi can kulağı ile dinliyorum çünkü kadın bilgi deryası. yine neyi anlatacak bilmediğim diyorum. başlıyor bu olayı anlatmaya.
"hani bir gün aramıştın" diyor. "evde ne yemek var diye sordun da sana taze fasulye var demiştim, sen de balık gördüğünü söylemiştin ve evde olsaydım eğer balık yerdik demiştin" diyor. hatırlamaya çalışıyorum. zorluyorum kendimi "aa evet hatırladım" diyorum. "o gün ben balık pişiriyordum, senin aklın kalmasın, canın çeker de alamazsın diye sana söylememiştim ama sen bana 'keşke evde olsaydım, burada balık gördüm anne, keşke evde olsaydım birlikte balık yerdik' dedin" diyor. diyor ama sesi çıkmıyor, birlikte ağlıyoruz. "sen öyle dedin ya" diyor. "sen öyle dedin ya, biz o balığı yemedik" diyor. "bir hafta boyunca, o balığa kimse dokunamadı" diyor.