amour

entry78 galeri video3
    48.
  1. hanekenin bu sene cannes film festivalinde yardırdığı film. bir haneke hayranı olan mojonun sıcak sıcak spoilerı yeni çıktı.

    --spoiler--
    öncelikle tüm filmleriyle rahatsız eden bir yönetmenin aşk gibi bir konuyu nasıl işleyebileceğini çok düşündüm filmi izlemeden önce. yine yönetmenimiz, aşkın en vurucu dönemini ele almış. anne ve georges'un yaşlı insanlar olduğunu görüyoruz ve aralarındaki saygıyı hiç bir zaman kaybetmemiş olduklarını , sonsuza kadar da kaybetmeyeceklerini zannettiğimiz için filmi aşk boyutunda bu kadar rahatsız edici izledik. bizde bir söz vardır ninelerimiz söyler genellikle 'yatıp da kapılara baktırmasın' tarzı. bu filmde baştan beri bunu buram buram kokladım. çünkü aşkın sadakat , fedakarlık ve bağlılık boyutunu anca böyle bir anda görürdük, hastalık anında muhtaç olunan anda. filmde anne'nın bazı yerlerde georges'a kötü davranma kısmını beğenmedim. oysa okuduğum her film eleştiri yazısında georges' un ne kadar bencil olduğunu söylemişler. kesinlikle gösterilen sahnelerin altında derin boyutların olduğunu düşünüyorum. georges' ta da anne 'da da. ikisi de ölümden korkmuyor, ama millet ne der arkamızdan neler yapar, torunlarımız cenazede güler, kimse gelmez cenazeye havasında. bu genellikle yaşlılarda görülen bir özellik. georges cenaze törenini anne' ye anlatırken bunu farkediyoruz. ve sonda yaptığı davranışı, anne'yi evde bırakmasını, giydirmesini, kapıyı bantlamasını buna bağlıyorum. bencilliğine ya da aşka değil! anne ' da da kocasına sürekli yük olacakmış, her an mızmızlık yapacakmış havasını beğenmedim. zaten rahatsız ettiği kısımlar oralarda başladı. altına cişini yapmasında georges bu olayı büyütmemesine rağmen ikinci bir felç geçirdiğini gördüğümüzde anne'da da sorunlar olduğunu fark ediyoruz. kadın kocasını geçmişinde hep ciddi, hep güçlü, duygusal olmayan bir adam olarak gördüğü için felç durumunda bile çekinmesinden, dokunamamasından, hep ben hastayım modundan nefret ettim. anne georges ile konserden geldiklerinde georges' un ' bunu göz ardı edemeyeceğim çok güzeldin' demesini görmüyor. oysa georges'un karısını beğenen ve romantik bir adam olduğunu; kahvaltı esnasında anne felçli olmamasına rağmen ona bir şeyler anlatmasını, çocukluğunda izlediği filmde ağladığını, garip hissettiğini anlatarak duygusal olduğunu; karısına saygısızlık yapan hizmetliyi parasını verip gönderecek kadar da ona bağlı olduğunu görüyoruz. kesinlikle georges' un bencil olduğunu düşünmüyorum. kayışı koparan kısmı ve bizi sarsan kısmı georges' un anne'ye tokat attığı zaman. ondan sonra film ikiye bölünmüş gibi zaten. ilk bölümde anne'nin felçli durumu ve çektikleri ona acıdığımız kısmı ikinci bölümde georges' un yaşadığı bunalım. güvercini öldürme sahnesi bunalımın en iyi örneğiydi. öldürülme korkusu, yalnız kalma korkusu, eşini kaybetme korkusu bunların hepsi birleşince son sahnede georges'un kafayı yediğini görüyoruz. haneke yine harika bir eser çıkarmış, piyano ve kitaplık dekoruyla benim yönetmenimdir, saygılar.
    --spoiler--
    0 ...