beyaz teni, kıvırcak saçları, kahve gözleriyle zeliha'dır.
siz tanımazsınız zeliha'yı.. ilkokulda okumayı en çabuk o çözdü.. ortaokulda okulun en yakışıklı erkeğin sevgilisiydi.. en çok sevilen öğretmenler en çok zeliha'yı severdi..
zengindi zeliha. bu sebeple okul aile birliği başkanıydı annesi. hep gezi düzenler ve birinci sınıf kalitede kızını götürdü gezmelere..
yakışıklı bir babası sosyal bir annesi vardı..
lisede yüzünde hiç sivilce çıkmadı zeliha'nın..
saçını da hiç boyatmadı..
hani bizim sakladığımız, kimsenin göremediği ergen fotğraflarımız var ya.. hah işte zeliha'nın yok öyle fotoğrafları..
küçükken sümüklü halimiz mide bulundarıyorken aynı sümük o'nu tatlı şeker gibi bir kıza çevirmişti.
prestijli üniversitede okudu zeliha.. kıvırcık saçlarıyla bizim bahçesine dahi giremeyeceğimiz okulun koridorlarında koşturdu..
hapşıran kıza uzatılan binlercen mendil arasında seçim yapmak zorunda kaldığı anlar oldu..
biz o sıralar hapşırırken etrafa saçılan sümüklerimizi kolumuzla siliyorduk..
uyduruk aşk hayalleriyle avutuyorduk kendimizi. çirkin betty halimizle maria mercedes oluyorduk bazen.
zeliha ise roman yazabilecek kadar koca yürekli aşklar sığdırıyordu hayatına..
şimdi ben siktiriboktan bir minderin üzerinde oturup o'nun dünyanın en şanslı kadını olduğuna sizleri inandırmaya çalışırken o'nun neler yaptığını düşünmek istemiyorum..