"Bu, kardeş, çocukluk hastalığıdır, kızamık gibi bir şey. Hepimiz geçiririz bu hastalığı. Güçlüler daha hafif geçirirler, güçsüzler biraz daha ağır. Bu hastalık bizim gibilere tebelleş olur, yani istediği şeyi bulan, ama daha yaşamı anlamayan, yaşamda alacağı yeri göremeyen kimselere. insan türünün tek örneği olduğunu sanır; güzel bir meyve, herkesin ısırmak istediği körpe bir salatalık gibi. Bir süre sonra, sendeki en iyi yönlerin başkalarında da bulunduğunu, başkalarının senden daha kötü olmadıklarını görürsün. rahatlatır bu seni. biraz da utanırsın... utanırsın, çünkü minnacık çıngırağını sallamak için çan kulesine tırmanmışsındır, oysa yortularda büyük çan çalmaya başlayınca senin çıngırağın sesi bile işitilmez. sonra, başka bir şeyin farkına varırsın: senin çıngırak tek başına çalarken yaşlı çanların gümbürtüsü içinde tereyağına batan bir sinek gibi boğulup gidiyor, boğulup gidiyor ama koronun tümü içinde onun sesi de işitiliyor.
Anlıyor musun ne demek istediğimi?..."
Gorki, ana, yirminci bölüm (8. basım'da sayfa 108)